Avrupa semalarında son birkaç haftadır başka bir hayalet dolaşıyordu.Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Slovakya ve Avusturya’dan sonra Fransa’da da havada normalden daha yüksek oranda iyot atığı saptanmış ama radyoaktif atığın nereden geldiği bir türlü tespit edilememişti.

Geçtiğimiz günlerde Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu‘ndan yapılan açıklamada, düşük seviyeli radyoaktif atığa Macaristan’daki bir izotop üreticisinin neden olduğunu belirtildi.
İşte görüldüğü gibi izotoplar durduğu yerde kalmıyordu.
Bu durum izotopların enternasyonalist olmasından kaynaklı değil elbette. 
Bu basit bilimsel bir gerçek; radyaoaktif madde yayılır; Çernobil olur, Fukuşima olur.
Diğer bilimsel kötü gerçekler gibi.Radyasyondan ölmemeyi başarsak bile,bu düzen bu haliyle giderse dünyanın şu ya da bu bölgesi değil gezegenin tümünü bekleyen iklim felaketi bilimsel gerçeği gibi.
Bilim insanları bizi dünya ikliminde son elli yıldır görülen değişim konusunda uyarıyorlar. Dahası uyardıkları felaketleri tek tek yaşamaya başladık; tsunami, kasırgalar, küresel ısınma somut hayatımız oldu.
Artık mesele ciddi bir iklim değişimi olup olmaması değil, büyüklüğünün ne kadar olacağı ve ne kadar süremiz kaldığı.
Kapitalizmi durdurmaz isek,üzerinde yaşayabileceğimiz bir dünya; gezegen kalmayacak.
Bunu sadece kapitalizmi yıkmak isteyenler söylemiyor. 
NASA’nın Goddard Uzay Araştırmaları Enstitüsü’nün başkanı türlerin kitlesel yokoluşunu önlemek için küresel ısınmayı durdurmak gerektiğini söylüyor.
Küresel ısınmayı yaratan ise kapitalizmin dizginsiz büyüme arzusu ve yarattığı kirlilik.
Genel olarak toplumun tüketim alışkanlıklarının düzenlenmesi de gerekli ama herhalde şirketlerin yarattığı bu devasa kirlilik ortadayken, bu bir adım sonra gelir.Peki dünyayı yok oluşa sürüklerken kendilerin de bindikleri dalı kestiklerinin farkında değiller mi bu patronlar?
Farkında olmamaları mümkün değil, onlar da bu dünyada yaşıyorlar. İşte kendi kurumları araştırma sonuçlarını açıklıyor.
Ama farkında olmak onlar için fark etmez çünkü bu “akrep”kendileri zaten. 
Başka türlü yaşayamazlar. 
Üretimde kirletici süreçleri düzeltseler kârları düşer, rakiplerine göre satışları düşer. 
Hele ki bir patron erdemli davranmaya görsün, o patron yok olur.
Bunu biliyorlar ve bu kadar tuhaf olan bir davranışı gösteriyorlar; apaçık biçimde kar ve üretim çarkı işlesin diye mahşer yaratma riskine giriyorlar. 
Bilim ne diyorsa tam tersini yapıyorlar.Bilerek taammüden yapıyorlar. 
Görerek yapıyorlar.
Tıpkı Türkiye’nin bütün derelerine saldırıda olduğu gibi. HES’ler için derede bırakılacak su miktarı ile ilgili bilimsel hiçbir çalışma olmadığı halde süratle HES inşaatlerine saldırıyor şirketler.
Kapitaliste bilim lazım değil ki zaten.Yapımı tamamlanmış HES’lerin oradaki doğayı ne hale getirdiği de apaçık ortada.
Doğa da mı lazım değil kapitaliste?Lazım elbette. Doğa bütün insanlığa lazım ama kapitalizmin tabiatla barışması kendi doğasına aykırı.
Hele ki 2008’den bu yana yaşadığı son kriz ve çöküş psikolojisi içinde, en çok bildiği-en iyi öğrendiği şeyi; sömürüyü ve tahrip etmeyi en üst düzeyde denemek zorunda.
İşte anti-kapitalistler sebepsiz yere değil, bu düzeni bizzat bu nedenle de yıkmak istiyor.Çevresel sorun dediğimiz bütün bu konular politiktir. 
İkincisi dünya çapındadır. Üçüncüsü acil çözüm gereklidir.
Bütün insanlığı ve doğayı kurtarmanın yolu da bugün hala sosyalizmdir.
 
Sermayeyi yenilgiye uğratmanın başka bir yolu yoktur ve eğer geçmişte sosyalizm bunu başaramadıysa, başarıya ulaşan bir sosyalizm için mücadele etmek aynı zamanda dünyayı kurtarmak için yükümlülüğümüzdür.