Ne güzel memleket!
AKP’nin belediyelerinde grev yapıyorsanız AKP’lilere göre CHP maşası oluyorsunuz.
CHP’nin belediyelerinde grev yapıyorsanız bu seferde AKP’nin maşası oluyorsunuz.
AKP’li olanlar kendilerine karşı yöneltilen her eleştiriyi ayrım gözetmeksizin, kimden gelirse gelsin “Fetöcü, PKK uzantısı“ olarak gördükleri için onlara bir şeyler anlatmaya gerek yok.
Zaten AKP’li belediyelerde çalışan işçiler greve çıktıklarında bu suçlamaların yapılacağını bildikleri halde greve çıkıyorlar.
Bizim ayyuka çıkarmamız gereken zaten işçi düşmanı olarak nam salmış AKP zihniyeti değildir.
Bizim ayyuka çıkarmamız gereken ne zaman bir fırsatını bulsalar işçi dostu olduklarını söyleyen, beşli çetelere savaş açacaklarını ilan eden sosyal demokratların pespayeliğidir.
Bir gece yarısı yangından mal kaçırır gibi DİSK’in genel merkezinden Remzi Çalışkan, Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı’yla işçilerden habersiz sözleşmeyi imzaladı.
Remzi Çalışkan iddialara göre aylık 20.000 TL maaş alan sendika bürokratı.
Peki neye dayanarak bunu yapabiliyor?
3 gündür kar kış demeden direnen işçilerin emeğini nasıl bu kadar kolay satabiliyor?
Binlerce işçinin geleceği nasıl oluyor da bir sendika bürokratının insafına bırakılıyor?
Eğer bir sendika temsilcisine 20 bin lira maaş verirseniz işçileri satar.
Eğer imza sürecine işçilerin dahil olması söz konusu değilse sendika temsilcileri işçileri satar.
Eğer sendika temsilcileri işçiler tarafından seçilip işçiler tarafından alaşağı edilmiyorsa, sendikalarda işçilerden habersiz sözleşme imzalayan anlayış güç kazanır.
Edinilen “sendika makamının” işçiler tarafından verilmediğini, işçiler tarafından da alınamayacağını da göz önünde bulunduran sendika bürokratları elbette işçilerden korkmayacaklardır.
***
Gelelim beyaz yakalının, orta sınıfın, sosyal demokratların, sol liberallerin safsatalarına.
İşçilerin fazla maaş aldığını iddia eden ve şükretmeleri gerekirken greve çıkmalarını “şımarıklık” olarak tanımlayanları ciddiye almanın yararı yoktur aslında.
Güzelim üniversitelerini bitirip bir işe girerken aldıkları düşük maaşlar karşılığında sendikalaşmayı akıllarının ucuna getirmeyip, işyerlerinde birbirlerinin kuyularını kazarak yüksek statülere ve primlere alıştıkları için işçilerin başka bir yöntemle (örgütlenerek) “yüksek maaşlar” almaya çalışmalarını elbette kanıksayamazlar.
Ki işçiler yüksek maaşlar almadıklarını sosyal medyadan paylaştıkları maaş bordroları ile teyit ettiler.
Ama varsayalım ki işçiler yüksek maaşlar alıyor olsunlar.
Yine de işçileri “Maaşlarını beğenmiyorlar, şükretmiyorlar, AKP’nin ekmeğine yağ sürüyorlar” diye eleştirmek neyin nesidir.
Orta sınıfın bugüne kadarki tüm tarihi birbirlerinin kuyusunu kazma tarihi olduğu için işçilerin sendikal mücadeleyle “yüksek maaşlar” almaya çalışmalarını kavrayamamış olmalarını anlıyoruz.
Düşük maaşlarla siyaha bürünen beyaz yakanın ızdırabının anlaşılır hiçbir yanı yoktur.
Ya örgütlenin ve tabiri caizse yüksek maaşlar alın ya da patronlara yaranmak için birbirinizin arkasından iş çevirip tek başınıza kalın ve düşük maaşlara riayet edin.
Gerçi en iyi cevap temizlik işçilerinden geldi:
“Gelsinler gündüz çöp toplasınlar, gecede kanalizasyon temizlesinler onlar da aynı maaşı alsın o zaman”.
Bugüne kadar çöpün bir parçası olarak gördüğünüz temizlik işçilerinin sizlere verecekleri en iyi yanıt budur.