Dünyada her yıl kanserden 7 milyon insan ölüyor.
Covid-19’dan bugüne kadar 1 milyon 944 bin insan öldü.
Covid-19 ilk kez 2018 yılında ortaya çıktı, ilk kanser bulgusu 1,7 milyon yıl öncesine ait.
Covid-19 aşısı aylar süren bir zaman diliminde hızlıca geliştirildi, kansere deva olacak ilaç on yıllardır geliştirilebilmiş değil.

Bu kıyaslama ne için? Kapitalizmin, insanların yaşamı dahil olmak üzere tüm konuları nasıl ele aldığını göstermek için. Koronavirüs çok hızlı yayılması, hemen her yaş grubunu etkilemesi, karantina gerektirmesi açısından devletler için tehlikeli. Ekonomiyi zora sokuyor. Hükümetlerin ilk önceliği koronavirüsten kaynaklı ekonomik sıkıntılar oluyor. Koronovirüsten kaynaklı ölümler değil. Anlatı o olabilir, insanların ölmemesi önceliğimiz denilebilir. Değil. Görüyoruz, turizm dönemi yaklaşınca azalan vakaların dönem bitince birden artması bir örnek. Sadece Türkiye’de değil. Brezilya’da da böyle, Yunanistan’da da.
Bu yüzden aşıya ihtiyacı var ülkelerin. Elleri mahkum milyonlarca aşı alınacak. Belki milyarlarca. Çok büyük bir talep. Arz da hemen yetişti. İnsanlığın, bu formuyla ilk kez karşılaştığa bir virüse karşı neredeyse sıfırdan, birden fazla aşı geliştirildi.

Kanser böyle değil. Bir kere bulaşmıyor. Karantina, sınırlama, kısıtlama gerektirmiyor. Üstelik tedavi süreci -eğer tedavi imkanı varsa- çok karlı. Uzun günler boyu süren, uzun kemoterapiler, pahalı ilaçlar. Devletleri zora sokan bir yanı yok. Toplu bir tepki yaratmıyor. Ekonomiyi zora sokmuyor. İnsanlar kuytuda, köşede haber bile olamadan ölüyor. Devletlerin, bu bağlamıyla müşterilerin bir çare olucu ilaç talebi yok. Dolayısıyla arz yok.

Üstelik, bir sorunu ortadan kaldırmak o sorundan elde edilen geliri de ortadan kaldırmak değil mi? Kapitalist mantığa uyar mı? Sisteme göre öncelik insanların yaşamı falan olamaz. Kapitalizmin önceliği nereden, ne kadar para kazanılacağıdır. Aşı konusunda hemen fonlandı ilaç firmaları. Hemen bulun aşıyı, hemen çözün konuyu. Hemen açın sınırları; üretimin, ticaretin, turizmin devam etmesi lazım.

Bu yaklaşım çok şüpheci. Bir komplo teorisi mi okuyorsunuz?

Komplo teorisi değil. Şüpheci olmaktaysa bir sorun yok. Şüphelenmemek garip olanı. İnsanlığın geldiği seviyeye bir bakalım. ‘Mars’ta koloni kuracağım’ diyor değil mi Elon Musk. Bir fantezi belki şu an için, ama Mars’a gitmek de bir fanteziydi yakın zamana kadar. Dünya’nın sınırlarını aşmak da.

Savaş sanayii ne durumda? Nokta atışı yapıyor değil mi silahlar, milim şaşmıyor. İnsansız hava araçları yapıyor bunu üstelik. Bazı konularda insanların maharetleri aşıldı, insanlarda olmayan maharetler geliştirildi.

Sağlıkta durum ne? Ne acı; sağlık da bir sektör, bir pazar alanı sadece. Bir pazar alanı olduğu için parası olan ailelerin SMA’lı çocukları yaşıyor, yoksulların çocukları dirhem dirhem eriyor. Sağlık sektöründe hastalıkları yeryüzünden silici ilaçlar kar getirmiyor ama tedavi süreçlerinde çare olabilecek, göreceli ilaçlar karlı. Bu yüzden üretim süreci buna göre işliyor. Üstelik sağlık araştırmaları normalde fonlanmıyor. Birkaç Batılı ülkede, bir düzeyde. O da belki, bir ihtimal. NASA’yı tüm dünya biliyor ama değil mi? Orada fon da var yatırım da var.  Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi. Neden önemli bu kadar uzay araştırmaları, dünyadaki sorunları çözmekten öncelikli? NASA’nın öncüsü NACA. Savaş uçağı tasarımı yapan bir kuruluş. 1. Dünya Savaşı sırasında kuruluyor. Sonrası NASA. O da 2. Dünya Savaşı’nın ardından askeri amaçlarla kuruluyor. Sovyetler Birliği’ne karşı.

Özet olarak, insanlığın tüm birikimi öldürme araçlarını mükemmelleştirme konusunda kullanılabiliyor. Ölme sebeplerini ortadan kaldırma söz konusu olduğunda her şey ağır aksak. Bazı durumlarda nadiren hızlanıyor. Covid-19 süreci o nadir dönemlerden.

Bir başka yanıyla Afrika’da aşılama nasıl olacak, olacak mı? Yoksul ülkelerde, Asya’da? Onların aşı rezervleri ne durumda?

İnsanlığın ilerleyişi, kimin ölüp kimin yaşayacağına karar verme süreçleri, ekonomi ve savaş politikaları doğrultusunda mı olacak hep? Bu sistemde kendini insanlığa adayan bilim insanları da çıkmaz. Adanmışlıkların paraya olmasını istiyor kapitalizm. O yüzden Türk bilim insanının bulduğu aşının Türkiye’ye bir faydası olmaz. Paran var mı kardeşim, önce ondan haber ver. Ne güzel, kapitalizm bütün sahte milliyetçilik anlatılarını silip atıyor.

Güncel tartışma, Sinovac aşısını Türkiye niye yüzde doksanbir koruyucu açıkladı da, Brezilya yüzde elli açıkladı? Gerçekten şaşıran var mı hala bunlara? Türkiye’de hükümet istiyor ki bir an evvel ekonomi canlansın, kovid movid adı anılmasın. Kalmasın, yok olsun, bitsin değil adı anılmasın. Aşı mı, alın size aşı. Olun bitsin. Sonra herkes fabrikalara, işyerlerine. Onların da pek seçeneği yok. Kriz var, para yok. Para yoksa oy yok. Bu sebepten halka söylenen yalanların da bu tartışmanın da şaşılacak yanı yok.

Şaşılacak olan kapitalizmin insanlığın tüm birikimine, tüm dünyada el koyması ve hayatı buna göre şekillendirmesidir. Bu konuda hayretler içinde kalmalı, olan bitenin bu olduğunu bilmeli ve buna itiraz etmeliyiz. Bunları bilerek biraz da şüphe etmeliyiz elbette.