2017 yılında Başkent Doğalgaz Dağıtım AŞ, Kızılay’a 8 milyon liralık bir bağış yapıyor. Başkentgaz bu bağışı yaparken Kızılay’a diyor ki bu bağışın 100 payından 99’unu Ensar Vakfı’na ve Türgev’e ver, Newyork’ta Manhattan’da bir yurt yapsınlar, kalan 1 pay da sende kalsın. Mecidiyeköy’de on işçinin cansız bedeni üzerine gökdelenler diken Torunlar Holding’i hatırlarsınız! Başkent Doğalgaz Dağıtım AŞ, özelleştirme ile 2012 yılında Torunlar Holding tarafından satın alınıyor. Özelleştirmenin nasıl geliştiğine yazının devamında değineceğiz. Torunlar Holding’in özelleştirmeden nasiplendiği Başkentgaz’ın neden böyle bir bağış yaptığı ise Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık tarafından şöyle açıklanıyor; vergi kaçırmak başkadır, vergiden kaçınmak başkadır. Hatta yakınarak ekliyor Kınık; bunlar özel bilgiler, etik ve ahlaki olmayan yollarla neden bunları bizim ve bağışçının izni olmadan paylaşıyorlar diye soruyor.

Kerem Kınık’ı Elazığ depreminin ardından bağış çağrısı yapması ile tanımıştık. Aslında Kerem Kınık “bunlar özel bilgiler, nasıl bizim ve bağışçının izni olmadan paylaşılır” derken bir ölçüde haklı olabilirdi. Fakat kendisinin görmüyormuş gibi yaptığı ise Ensar Vakfı’na ve Türgev’e aktarılan paranın bizzat bizim paramız olmasıdır. Çocuk istismarlarıyla adı duyulan Ensar Vakfına ve Bilal Erdoğan’ın kurucusu olduğu Türgev’e...

Bağış direkt neden Ensar Vakfı’na yapılmadı?

Şirketlerin yaptıkları bağışların bir kısmını veyahut tamamını mevzuat gereği ödeyecek oldukları, kurumlar vergisinden düşme imkanları var. Örneğin bir şirket Kızılay’a yaptığı nakdi bağışın tamamını vergi matrahından düşebiliyor. Fakat aynı şirket direkt Ensar Vakfı’na bağış yapar ise Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10/1-c maddesi uyarınca; kazancının ancak %5’ini gider olarak gösterip vergi matrahından düşebiliyor.  Burada Ensar’a yapacağı bağışı Kızılay kanalı ile ileten Başkentgaz’ın hukukun arka kapısından dolanmaya çalışması ile karşı karşıyayız.

Oh ne ala memleket. Hem tüm tutarı vergi matrahından düşebiliyorsun hem de bağışını Ensar’a verebiliyorsun. Neden? Çünkü Ensar Vakfı yeni yurt yapacak. Tabi bundan bile emin değiliz. Fakat söz konusu yurdun Manhattan’da yapılacak olması dahi beni içten içe utançla güldürüyor.

Halihazırda Başkentgaz’ın, Kızılay’ın veya Ensar’ın bu süreçle ilgili bir denetime tutulduğuna ilişkin bir haber almış değiliz. Halktan birinin devlete karşı 3 kuruş borcu olduğunda tam organize devlet mekanizmalarını çalıştıranlar, mesele kaymak yiyiciler olunca herhangi bir açıklama yapma gereğini dahi görmüyorlar.

Başkentgaz Doğalgaz Dağıtım AŞ kimdir?

Esasında Başkentgaz evvelce Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin doğalgaz işlerini yürüttüğü bir kamu teşekkülü idi. 2007 yılında çıkarılan yasa gereği Özelleştirme İdaresi tarafından Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne şirketin %80’ninin satılması için süre verildi. Bu planda şirketin %20 hissesi belediyede kalacak geri kalan %80’lik kısmı ise özelleştirilecekti.

2008 yılındaki ihaleyi kazanan Global Yatırım-Energaz ortaklığı Başkentgaz’ın %80’ini 1,2 milyon dolar (toplam değer 1,6 milyon dolar) ihale değeri ile satın alacaktı fakat Global Yatırım-Energaz ortaklığı parayı denkleştiremedi.

Yapılan ikinci ihale ile 1,5 milyon dolar toplam ihale değeri olmak üzere şirketin %80’ini satın almaya Karamehmet-Kazancı ortaklığı hak kazandı. Karamehmet-Kazancı ortaklığı da finansmanı sağlayıp parayı ödeyemeyince 2. ihale de iptal edildi.

2012 yılında ise şirketin tamamı 1,1 milyon dolar ihale bedeli ile Torunlar’a satıldı. Yani 4 yıl önceki ihale bedelinin tam yarım milyon dolar altına. Evet o Mecidiyeköy’deki iş kazasından hatırladığımız Torunlar. Tabii şirket Torunlar’a ihale edilmeden önce şirket gelirinin artması için bazı yüksek kullanım sahibi tüketicilerin doğrudan Botaş’tan değil de Başkentgaz’dan gaz alımı yapması koşulu getirilmesi, gaz dağıtım yetkisinin Ankara merkezden tüm Ankara sınırlarına genişletilmesi gibi diğer kurnazlıklar da unutulmuş değildi. Tüm bu değirmenin suyu nereden geliyor acaba? Biraz da şirketin içine bakalım. Şirketin Genel Müdürü Aziz Torun’un özgeçmişinde İstanbul İmam Hatip Lisesi’nde okumuş olduğunu görüyoruz. Bilin bakalım aynı yıllarda başka kim İstanbul İmam Hatip Lisesi öğrencisiydi? Erdoğan...

Bir yanda geçmiş dönem doğalgaz fark ücretleri talep edilen Ankaralılar; bir yanda ise peşkeş çekilen ihaleler, Manhattan’da dört yataklı ranzalı yurtlar, batmaktan kurtarılan şirketler, deprem vergilerinin hesabını soranlara açılan soruşturmalar, vakıf görevlisi çocuk istismarcıları, yabancıya gitmesin diye çılgın proje alanlarından alınan arsalar, kamu bankalarının görev zararları vs. vs. liste uzayıp gidiyor. Bir takım yandaşlar zenginliklerine zenginlik katmak için en kutsal bildikleri Kızılay’ı bile kullanmaktan geri durmuyorlar. Katı olan her şey buharlaşıyor. Hepsini birer birer hafızamıza kazıyoruz.