Her yıl binlerce eğitim fakültesi mezununun gözü, yapılacak olan atamalarda. Ataması yapılmayan öğretmenlerin yüzlercesi, geçtiğimiz hafta Ankara'da meydanları doldurdu. Türkiye'nin 25 ilinden gelen, farklı yaşlarda, farklı branşlarda öğretmenler, kendilerine verilen sözlerin tutulmasını istiyor. Çoğunluğu, yıllardır atama bekleyip bir yandan KPSS'ye hazırlanırken bir yandan da ücretli öğretmenlik yapıyor. Çalışmak zorunda olan yeni mezun gençlerin bir kısmı ise inşaatlarda, marketlerde, mağazalarda bulabildikleri işlere giriyor. Ankara'ya gelen, ataması yapılmadığı için inşaatta çalışan öğretmenlerden biri "benim yerim okul, inşaat değil" diyor. Bu AKP'in eğitimde yarattığı tablonun en net halidir.

AKP, şubat ayında sadece 20 bin atama yapılacağını duyurdu. Ancak 150 bin öğretmen açığı olduğu gibi atama bekleyen öğretmen sayısı 700 bini buluyor.

Bugün ataması yapılmayan öğretmenlerle ilgili verilere ulaşmak istediğimizde, internette karşımıza çıkan ilk şey "atanamayan öğretmen intihar etti" haberleri oluyor. Henüz 20'li yaşlarında, yıllarca KPSS'ye çalışıp yüksek puanlar almasına rağmen ataması yapılmamış, işsizlikle karşı karşıya kalan gençler iktidarın istihdam politikaları yüzünden karanlığa sürükleniyor.

Peki neden bu kadar fazla öğretmen açıkta kalıyor? Öncelikle her yere üniversite açtık diye övünen AKP geçici çözümler peşinde koşarak "bir süreliğine" genç işsizliği düşük göstermek üzerine eğitim politikalarını yürüttü. Üniversitelerle birlikte eğitim fakültelerinin de çoğalmasıyla mezun olan öğretmen sayısı her geçen yıl arttı. İktidara gelmeden önce öğretmenlere atama sözü veren Erdoğan, her fırsatta boş kadrolara yandaşlarını atadı.

Peki bunca mezun genç için bir istihdam planı var mı? Yok! Yüzlerce mezun veren bazı bölümlerde, örneğin el sanatları öğretmenliği diyelim,atanacak öğretmen için açılan kadro oldukça az. Bu branştan mezun olan ve yıllardır atama bekleyenlerden biri de geçtiğimiz yıl KPSS'de 3. olan bir öğretmen. Peki şu an ne yapıyor? Sözleşmeli öğretmenlik!

Mesleklerini yapabilmek için dereceye giren, sınavlara hazırlanırken ek işlerde çalışanların karşısına getirdikleri öneri işte bu. Sözleşmeli öğretmenlik, eğitimde sömürünün en somut hallerinden biri. AKP iktidarı boyunca emekçilerin, çalışma koşulları açısından giderek güvencesiz hale gelen istihdam yapısı, sözleşmeli öğretmenlikte de kendini gösteriyor.

AKP'nin eğitimde de özelleştirmeye gitmesi, hem açtığı üniversiteleri hem de işletme gibi yönetilen özel okulları rant kapısı olarak görmesi, sözleşmeli öğretmen olarak çalışan sayısını da katlamış durumda. Çalışma koşullarına baktığımızda, "Saati 13 TL'den derse giren", ayın yarısında sigortasız çalışan öğretmenler kadroya geçmek için çabalarken yıllarını güvencesiz çalışarak geçiriyor.

Eğitimdeki krizler çözüme kavuşturulmak yerine her geçen gün derinleşiyor. Peki atama bekleyen öğretmenler istihdam edilemez mi? Erdoğan'ın dediği gibi "Her üniversite mezunu iş bulmak zorunda değil mi?"

Öğretmenlikte boşta kalan kadrolara baktığımızda cevabı görebiliyoruz. Okullara her öğretmeni branşına göre atamak yerine birçok kadroyu boş bırakan, bunun yerine sözleşmeli öğretmen alımı yapan Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmenlere daha az ücret vererek, çoğunlukla sigorta yapmayarak hem eğitimi kalitesizleştiriyor, hem de okulların para kasası olarak görülmesine yol açıyor.

Öncelikle eğitimin rant kapısı olarak görülmemesinin yolu, öğretmenlerin kadrolu ve güvence altında çalışmasından, binlerce açık kadroya, atama bekleyen öğretmenlerin alınmasından geçer.

Derinleşen ekonomik krizle birlikte işsizliğin tırmandığı bu dönemde, mesleğini yapmak için yıllarını sınavlara hazırlanarak geçiren, kazansa bile "torpil bulamadığı için" atanamayan öğretmenler çaresiz olmadıklarının farkında.

Kışın ortasında, onlarca ilden gelerek Ankara'nın meydanında, şubat ayında yapılacak atama için Milli Eğitim Bakanlığı'na, Erdoğan'a hesap sordular. Geçici çözümler peşinde olan AKP'ye kendi tabanından sesler yükselmeye devam ediyor. Binlerce öğretmenin uyarılarını, işsiz gençlerin seslerini duymazdan gelerek toplumda yükselen sesi bastıramıyorlar. Atama bekleyen genç öğretmenler ise sözleşmeli olarak güvencesiz çalıştırılmaya karşı taleplerini dile getirmekten geri durmayacaklarını, meydanlardan AKP’ye seslenerek gösterdi.