YÖK, 82 anayasası ile üniversite gençliğinin depolitizasyonu ve pasifleştirilmesi amacıyla oluşturuldu. Bu niteliği ile yıllarca üniversitelerin “sabıka kayıt bürosu” olarak çalıştı. Üniversitelerde ülke siyasetine ilgisiz kalan bir gençlik yaratma çabasının somut ürünü olan YÖK; üniversiteden solcu gençleri uzaklaştırmak, örgütlenmelerini engellemek gibi “vatani” görevler edindi. Şimdiki üniversitelerde faşist teşkilatlanmaların, birliklerin ortaya çıkabilmesinin yollarını bizzat döşedi. Üniversitelerde bilimden ve politikadan uzak uygulamalar, YÖK’ün kuruluşundan beri yaptığı yegane şeylerdi.

YÖK’ün üniversitelere vurduğu en büyük darbelerden biri de üniversite eğitiminin “serbest pazar ekonomisi”ne uyumlu hale getirilmesi oldu. Patronlara, patronların çocuklarına ayrıcalık yaratmaya ve biraz daha para getirecek her şeyi satabilmeye meyilli iktidar planlarının sorumluluğunu üniversitelerde üstlendi.

YÖK öğrenci gençlik mücadelesinin baş düşmanı olarak defalarca afişe edildi. Gençlik aman vermeden YÖK’ün politikalarına karşı durdu. Ancak şimdi YÖK’ün varlığı, üniversite üzerinde dolanan gözleri ve baskısı bulanık. Çünkü tek adamın çıkarlarının üniversite desteğiyle tesis edilmesini görmekteyiz.

Üniversitelerin de, bir araya gelen gençlerin de üzerinde dolanan tüm gözler tek adamın mabedinde bütünleşiyor.

YÖK üniversite kapılarının önünde, Özel Güvenlik’ten dostlarıyla; kimin sakallı, kimin bıyıklı, kimin yeşilli, kimin başörtülü olduğunu kollayarak kendini nihayet yok edeceği bir geleceği hazırladı. Susturmaya çalıştığı gençlerin mücadelesi de bir taraftan onu kimse tarafından güvenilemez ve savunulamaz hale getirdi. Şimdi YÖK’ün de kalıntılarıyla birlikte yanında durduğu Saray da; güvenilmez, savunulmaz ve yok edileceği kati olan geleceğini hazırlamakla meşgul.

YÖK savaş ilan etti.
Üniversiteli gençler kapı kulluğuna razı mı oldu?
Olmadı.

Saray da ondan geri kalmıyor.
Halk bu geleceğe razı mı olacak?
Olmayacak.
Başları, başkanları çok sevmekler azalacak, sınıf bilinci yükselecek.

Gençlik mücadelesinin üniversitedeki anlamı

YÖK’ün uygulamalarına karşı yürütülen mücadelede solcu gençlik “YÖK düzenine hayır” dedikten sonra protestosunu etmiş, sloganını atmış ve gitmiş olamaz. Gençliğin sadece asgari talepleri yok; değiştirme, yeniden kurma hedefleri var.

Üniversiteleri bilime, özgürlüğe, halka düşman, tekçi yönetim anlayışları yönetemeyecek. Bu anlayışların en büyük bayrak tutucuları, gençlerin duvarlarına çarpa çarpa yönetemediklerini gösterdiler. Attıkları adımlar, yapmaya çalıştıkları değişiklikler gençliğin muhalefeti ile karşılaştı. Üniversiteyi “işin ehli olanlar” da yönetmeyecek. Üniversiteli gençlere yalnız kendisi için yön değiştirecek rüzgarı bekleme rolü biçilmesin. Okuyup gitmeleri beklenmesin. Üniversitenin son derece politik sorunları üniversiteliler el vermeden yönetilemez.

Mahir yoldaşımız şöyle diyor: “Öğrenci gençlik bir sınıf değildir.” Kapitalist üretim sürecinden geçici olarak uzak kalan bir toplumsal kesimdir. Öğrenci okulu bittiğinde, üretim süreci içerisindeki yerini alacak. Üretim sürecindeki yeri, mesleki bilgileri, yetenekleri ve kapitalizmin ihtiyaçları tarafından belirlenecek. Gerek kafa gerekse kol emekçisi olarak üretim sürecinde yer alacak olan öğrenci gençlik için ideolojik mücadelenin önemi işte bu yüzden artıyor.

Öğrenciler alacakları eğitimin sonunda rekabet ortamında, emek piyasasında, kendilerini öne çıkartacak nitelikleri taşıyıp taşımadıklarına göre değerlendirmeye alınıyor. Bu doğrultuda eğitimin ve üniversitenin sorunlarıyla elbette doğrudan doğruya ilgileniyorlar. Eğitim sürecinin kendi lehlerine işleyecek şekilde yapılanmasıyla doğrudan doğruya alakalılar. Kendi somut sorunlarından yola çıkarak da, sistemin temel çelişkilerini sorgulamaya başlıyorlar.

Bu mücadele üniversitede YÖK kalıntılarına karşı, ÖGB’lere karşı, sarayın temsiliyetini üniversitelerde kuranlara karşı, sermayedarların eğitimine karşı mücadelelerle birlikte yürütülecek. Gelecek için bugünün somut mücadelesi olarak yürütülecek.

Beyinlere örümcek ağları dolduran ve genç nesli ortalama memurlar haline dönüştüren bir yığın yararsız, gereksiz fikirlerin üniversitede yeri yok. YÖK’le, üniversite bekçisi ÖGB’lerle, faşist çetelerle, rasyonaliteden uzak tüm bilgilerle üniversitenin hem içinde hem dışında savaşıldı. Gençlik YÖK’ün ve YÖK’ün uygulamalarının hükümsüzlüğünü ortaya koydu. Şimdi üniversitede kol gezen tek adam rejimini, onun getirilerini üniversiteden kovacak.