Gençlik atılgandır, öfkelidir ama bu öfkenin bir nedeni vardır. Dışarıdan bakıldığında gençlik gidişata karşı öfkeli görünüyor. Türkiye’deki gençlik hareketine baktığımızda öfkeden ileriye gidilemiyor maalesef ki.

Evet öfkeli olmalıyız; bizlere kitabı, okulu, barınacak yeri, ulaşımı parayla satanlara karşı, eğitimin her alanına zam yapanlara karşı öfkeliyiz ama sadece öfkeli olmak yetmeyecek. Bunun yanında öğrenci kitlelerinin militan eylemliğini örgütlemek için bir hedef doğrultusunda mücadeleye başlamalıyız aynı zamanda.

Ekonomik krizin etkisiyle artık öğrenciler bir kalem bile alamıyor. Çıkıp “eğitim parasız diyenler” gelsin de öğrencilerin haline baksın. Karşınıza çıkan her 10 gençten sekizi okumak için çalışmak mecburiyetinde. Hem okuyup hem çalışmak zorunda mıyız? Peki bu ülkenin gençleri zor kanaat geçinirken bu devlet ne yapıyor? Eğitimi özelleştirmeye, sermaye yuvasına döndürmeye devam ediyor.

Bu böyle gitmeyecek. Eğitimi satanlara, adım başı özel üniversite açanlara, eğitimi rant alanına çevirenlere, öğrencilerin arkasında koca bir borç yığını bırakıp verdikleri kredileri faiziyle geri alanlara, öğrencinin temel ihtiyaçlarından bile kendine hemen gelir kapısı çıkartanlara artık gençlik geçit vermeyecek. Gençlik artık hedefsiz ve amaçsız değil. Gençliğin parasız eğitim programı var.

Bu ülkede bir avuç olan patronlara, sermayedarlara para var ama bu ülkenin geleceğini kuracak gençlere verilecek burs bile çok görülüyor. Bizler okumak için para vermek zorunda değiliz. Devlet eğitimi parasız verecek, ulaşımını da ve bir kaşık yemeğini de.

Gençliğin kurtuluşu kendi ellerindedir. Eğer eğitim paralıysa, mezun gençler işsizse gençlik kendi programıyla cevap verecek bu ülkeyi yönetenlere. Marifet 81 ilde üniversite açmak değil. O 81 ilde açılan üniversitelere bakıyoruz da hangi birinde nitelikli bir eğitim veriliyor? Açtığınız bu üniversitelerin amacı nitelikli bir eğitim değildi. Kendi ellerinizle genç işsizliği 4 yıl da olsa ertelemekti. İşte o yıllar geldi geçti. 4 yılın sonunda işsizler ordusu büyüyor.

“Parasız eğitim istiyoruz” sloganı öğrenci kitlelerini harekete geçirmeye dönüktür. Ortada net bir hedef var, başka bir deyişle hiza alınan, konumlanılan yer var.

Tarafımız da belli, konumumuz da.

Bu ülkede gençliğe gelecek vadeden bir iktidar yok. Okuyoruz düşe kalka çalışarak, bittiyse o üniversite elimizde diplomamızla İŞKUR kuyruklarında bekliyoruz. Yok iş bulduysak bir mağazanın kölece çalışma koşullarına tamam demek mecburiyetinde bırakılıyoruz. Nasıl sürecek bu devran?

Milyonlarız, geleceğimiz yok ama öncelikle hiç kimse bu düzenin dayattıklarının karşısında yalnız olmadığını bilmeli. Başını çevirdiği her yerde kendi gibi gençlerle karşılacağını bilmeli. Bunlarla beraber hiç unutmamamız gereken şey; değiştirme gücü elimizde, sıkılı yumruklarımızda.

Onlar kanaat et diyecekler ama biz haklarımızı da geleceğimizi de kazıya kazıya alacağız.

EHP Gençliği; gençliğin parasız eğitim programını yazdı. Gençliğin programı var, partisi var. Tüm bu koşullar içinde sürüklenmek yerine değiştirmeliyiz. Bu kurucu güç ancak örgütlü mücadelemizde.

Gençlik bu düzenin ve onun sözcülerinin dayattıklarına programıyla cevap vermeli ve parasız eğitim için şimdi harekete geçmelidir. 

“Görüyorum ki, bir an önce varmak istiyorsun oraya.
Gerginsin kıpır kıpırsın, soluk soluğasın, yay gibisin ey yolcu
Coşkunluğun ne güzel, öfken ne güzel
Sana selam ey yolcu”