17 yıldır dinlediğimiz bir masal var. Pirelerin berber olduğu, ninemizin beşiğini salladığımız kadar gerçek bir masal. Masalımızın kahramanı AKP hükümeti “ekonomi büyüyor, Türkiye kalkınıyor, refah, istikrar, bizi kıskanan ve ekonomimize saldıran dış güçler…” diyerek harikalar diyarında gezerken bizim diyarlarda işsizlik, enflasyon, yoksulluk, gelir dağılımındaki uçurum büyüyor. İktidarın kolları altına aldığı küçük rant çevresi kalkınıyor. Refah ise başkanlık seçimlerinde AKP’nin dilinden düşürmediği, bizim ise hiç tanışmadığımız bir terim.

 

Neden bunları anlatıyorum? Sadede gelecek olursak TÜİK’in 31 Mayıs Cuma günü açıkladığı verilere göre Türkiye ekonomisi beklenenin de altında küçüldü. 2019 yılının ilk çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 2,6 daraldı. Hanehalkı harcamaları yüzde 4,7; yatırımlar ise yüzde 13 azaldı. 2018 yılının son çeyreğinde yaşanan yüzde 3 oranındaki küçülme rakamının ardından bu üst üste yaşanan ikinci küçülme oldu. 2018 Ağustos ayından bu yana ekonomideki küçülme sonucu alarm veren AKP’nin ekonomi paketleri havada uçuşsa da krizin önüne geçilemiyor. Artık sayılamayacak duruma gelen ekonomi paketleri yine yukarıda bahsettiğimiz patronları ve yandaşı kurtarıyor.

 

TÜİK ne kadar hesaplama yöntemlerini değiştirse de rakamlarla oynasa da artık takke düştü, kel göründü. “Ekonomi büyüyor” masalı bitti. AKP’nin üretimden yoksun, rant üzerine kurduğu balon ekonomisi patladı.

 

Son açıklanan verilere göre krizin göstergelerine kısaca göz atalım.

 

Zaten yıllardır inşaat üzerine kurulu olan ekonomi artık büyümüyor, tam aksine küçülüyor. En büyük daralma ise sanayi ve inşaat alanında yaşandı. Tarım alanları ise nüfusun artmasına rağmen son 16 yılda yüzde 8.3’lük alanını kaybetti.

 

Konut piyasası aşırı üretim krizine girdi. Öyle ki 2018 Ağustos ayından beri küçülen inşaat sektörü bu yıl da iyice kan kaybetti. 2019 yılının ilk çeyreğinde inşaat sektörünün yüzde 10,9 azaldığını görüyoruz.

 

Sanayi ise yüzde 4,3 oranında küçüldü, ücretler özellikle enflasyonun yükseldiği 2018’in ikinci yarısından bu yana hızla eridi. Artan işsizlik sanayinin en önemli sorunu olmaya başladı.

 

TL son 5 ayda yabancı sermaye karşısında yüzde 31 değer kaybetti. Elimizde dolarımız olmasa da döviz kurunda yükselen ateş direk emekçilerin cebini yakıyor. Pazardaki meyve sebzeye kadar neredeyse tüm tüketim mallarını ithal ettiğimiz için emekçilerin alım gücü hızla düşüyor. Ayrıca dövizle borçlanan şirketlerin de borcu katlanıyor. Ekonomi paketleri, teşvikler, vergi indirimi derken patronların yardımına yine iktidar koşuyor.

 

Türk-İş’in 2019 Mayıs ayı verilerine göre açlık sınırı asgari ücreti geçerek 2 bin 124 TL’ye çıktı.

 

Yüzde 20 civarında seyreden enflasyona gelecek olursak yine diğer ülkelerden açık ara öndeyiz. 2019 yılı için bakıldığında enflasyon; bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde yüzde 2.4, Hindistan'da yüzde 4.7, Latin Amerika ülkelerinde ise yüzde 5.8 iken yüzde 20 ile rekor bizde. Yani Türkiye’yi kıskanmasınlar da ne yapsınlar?

 

Ekonomik krizin en büyük göstergelerinden biri ise işsizliktir. Belki de en can yakıcı sorun olan işsizlik rakamları yüzde 14.7 ile Cumhuriyet tarihinin en yüksek oranına yaklaştı. Kriz, sanayi sektöründe odaklanıyor ve beraberinde işten çıkarmalarla sektördeki işsiz sayısını hızla artırıyor.

 

Artık ülkenin tepesine çökmüş olan ekonomik kriz balçıkla sıvanamayacak kadar ortada. Şaşırtıcı bir tablo ile karşı karşıya değiliz. Krizden çıkışın biçimi gelecek krizlerin tohumlarını da bağrında taşır. Örneğin 2008 krizine bakalım; ABD, 2008 krizini atlatmak için faizleri düşürüp piyasaya dolar yaymaya başladı ve bu dolarlar Türkiye gibi çevre ülkelere yatırım aracı olarak girdi. AKP ise bu yabancı sermayeyi; yollara, köprülere, lüks konutlara yatırdı, yani balon bir ekonomi yarattı. Ne bir sanayi, ne bir üretim, ne eğitim, ne teknoloji ne de tarım…

 

2013 yılına gelindiğinde ise ekonomisini toparlamaya başlayan ABD yani paranın asıl sahibi faizleri tekrar yükseltip parasını geri çağırınca TCMB da döviz çıkışı olmasın diye faizleri yükseltmek zorunda kaldı. Yüksek faiz ortamında tabi ki yatırımlar da durur ve nihayetinde balon patlar.

 

İşte bir AKP masalının daha sonuna geldik.