İstanbul’da bugüne kadar yolların, köprülerin, tünellerin yapım amacı ulaşım sorununu çözmek ve trafiği azaltmak olarak anlatıldı. Bugün “İstanbul’un en büyük sorunu nedir?” diye halka sorduğumuzda “ulaşım” başta verilecek cevaplar arasında. Çünkü bir dönem AKP İktidarının överek bitiremediği “kamu yatırımlarında o en büyük bütçeyi ayırdıkları” ulaşım için sunulan mega projeler, ulaşımda daha büyük sorunlara yol açtı. İstanbul’da yeşil alan bırakmadı. Halka cebinizden 5 kuruş çıkmayacak dedikleri bu mega projeler sonucunda AKP, şimdi halkın cebinden elini alamıyor.
İstanbul'un geleceğini etkileyecek üç büyük proje:
3. köprü, 3. Havalimanı, Kanal İstanbul
3. köprü, 3. Havalimanı ve Kanal İstanbul gibi mega projeler, İstanbul’un ulaşım sorununa getirdikleri mega çözümler gibi algılanmasın. Aslında toplumun bunlara hiç ihtiyacı yok. Dünyadaki en uzun yol ve araziyi kapsamaktan öteye geçemiyorlar. İstanbul’da ulaşım, sorunu çözmek için değil İstanbul’u kuzeye doğru genişletip yeni rant alanları açmak üzere oluşturulan bir projeden başka bir şey değil. Neden mi?
Dünyanın en yoğun havaalanı olan ABD Atlanta havalimanı bile 95 milyonluk yolcu kapasitesine sahip. Peki Türkiye’de 7650 hektarlık bir alanda kurulması planlanan ve yılda 150 milyon yolcu kapasiteli dünyanın en büyük havalimanının inşasına gerek var mıydı? 3. Havalimanı projeleri açıklanırken THY Yönetim Kurulu bile Atatürk Havalimanı’nın genişletilebileceğinden, buna dair birçok proje sunduklarından, daha düşük bütçeyle bunu gerçekleştirebileceklerinden bahsettiler. Ancak asıl amacı Kemerburgaz’dan Hadımköy’e kadar uzanan geniş bir alanda çeşitli imar projelerini tetiklemek olan AKP, bu çözümlerin hiçbirini dikkate almadı, İstanbul’un yeşil alanlarını talan etti. Kısaca, 3.Havalimanı’nın cazibe merkezine dönüştürülmesinin ve böylece çevre arazilerinin projelere açılmasının önü açıldı. İnşaat ve gayrimenkul şirketleri, uluslararası mimarlık ofisleri ile yeni rant alanları oluşturmak hedeflendi. Bunu 3. Havalimanı’nın mimarisini üstlendiği Nordic ekibinin, burayı “yeni kurulacak şehir” diye tanımlamasıyla da anlayabiliriz.
3. köprü ve Kanal İstanbul projeleri ise 3. Havalimanı’na ulaşımı kolaylaştırmak üzere planlandı. 4,5 milyara mal olan 3. köprüden günlük 135 bin aracın geçeceği garantisi verilirken; bu köprüyü şuan sadece üçte biri kadar araç kullanıyor. AKP iktidarının sadece 2. köprü ve bir tünelden ettiği zarar ise 2 milyar 400 milyon TL.
Ekonomik krizle beraber 3. Havalimanı ve Osmangazi Köprüsü’nün hisselerini alan yandaş firmalar bir bir geri çekilme yoluna giderken kalan zarar ise halkın sırtına yükleniyor. AKP’nin 2011 seçim kampanyasından bu yana yapılacağını açıkladığı maliyeti 65 milyar olan Kanal İstanbul projesinin ihalesine bile çıkılamadı. 3. Havalimanı ile ranta açtığı bu bölgeye ulaşımın sadece köprü ile sağlaması mümkün değil. Yani yeni rant alanı oluşturabilmek için AKP’nin bu kanal İstanbul projesini gerçekleştirmesi şart. Bugünlerde Kanal İstanbul projesini 65 milyara değil de geri adımlar atıp, maliyetini düşürüp 10 milyarlık bir projeye çevirmeye çalışsa da bu rant arayışının da elinde patlayacağı bir gerçek. Zaten halkın, bedelini kendisinin ödeyeceği bir mega projeye daha tahammülü yok.
Projeler değil sorunlar mega
AKP’nin 2011 yılında İstanbul’un ulaşım sorununun çözümüne yönelik aslında titizlikle geliştirdiği, bizlere “Ulaşım Master Planı” diye duyurduğu bir projesi vardı. Bu proje ile ulaşım sisteminin temelini raylı sistemler yani metro ulaşım hatlarının genişletilmesi oluşturuyor. Metro güzergahına göre de metrobüs ve marmaray hatları belirleniyor. Gel gelelim bu projede hayata geçirilen ise yarım kalmış bir metrobüs hattı ve doğru düzgün çalışmayan Marmaray. Bu projenin temelini oluşturan metro hattının genişletilmesi ise sadece vaatte kaldı, AKP yüzünü yeni rant arayışına yani mega projelerine çevirdi. Tabi uygulanan bu mega projeler, halka, çevreye verdiği zararlarla ulaşımda çözümü değil aksine “mega” sorunları doğurdu.
Kentsel dönüşüm projeleri ve mega projelerin getirdiği sadece ekonomik zarar değil. Kentin ormanları, meraları, tarım arazileri, sulak alanları ve su havzaları da yok edilerek kentlilerin sadece sağlıklı, sürdürülebilir bir çevrede yaşama hakları da ihlal edilmiş oldu. 3. Havalimanı’nın yapımında işçiler resmen ölüme mahkum edildi.
AKP’nin rant politikaları elinde patladı, bu durum onu oldukça sıkıştırdı. Çünkü AKP’nin şuan yarım kalmış proje diye bahsettiği metro ulaşımı hayata geçirilirse yapılan bu köprülere, tünellere hiç ihtiyaç kalmayacak; elde edilen zarar artacak, halk daha da borçlandırılmış olacak.
Sonuç olarak mega rant hayalleri ekonomik kriz ile çöküşe geçti. Ulaşım diye vadettikleri ise kenti talandan ileri gitmedi. Toplum bunu görüyor, ilerleyen günlerde bu tablo daha açık haliyle ortalığa serilecek.