Spartaküs ve diğer köleler Roma’ya baş kaldırdıklarında henüz bilinçli değillerdi. Sadece tek bir şeyden emindiler; savaşmak zorundaydılar, savaşmaktan başka çareleri yoktu. Saygıdeğer efendiler ve aristokratlar, laftan anlamazlar. Onlar sadece savaşmaktan, kan dökmekten ve sömürmekten anlarlar.

Köleler Roma’yı deviremediler ama Roma da onları deviremedi. Roma’yı deviremediler çünkü kölelerin ayaklanması politik değildi, salt kin ve nefretten oluşuyordu. Kin ve nefretten oluşan bir hareket, mevcut düzene çok büyük zararlar verecektir lakin bir kazanım elde edemeyecektir. Kölelerin Roma’yı yıktıktan sonra yönetime el koymak gibi bir düşünceleri yoktu fakat Roma’nın politikacıları bu hareketi siyasi olarak algıladı ve ona göre siyasi faaliyetler düzenledi. Bunun sonucu olarak köle ayaklanması ikiye bölündü. İkiye bölünmenin ardından gelen senatörler ordusu hiçbir zaman ikiye bölünüp savaşmadı. İlk başlarda birinci bölünmeyi yendiler daha sonra da ikinci bölünmeyi yok ettiler.

İşçi sınıfı için bu hareket çok önemlidir. Çünkü dünyanın ilk sınıf hareketi olarak karşımıza çıkar. Bundan sonra yapılacak sınıf eylemlerinde her zaman, Spartaküs’ün ve yoldaşlarının yaptıkları doğrular ve yanlışlar göz önünde bulundurularak hareket edildi.

Köleliğin modernleşme süreci yani diyalektiği, çok uzun zaman aldı. Efendi - köle ilişkisinin yerini, patron - işçi ilişkisi aldı. Bu gelişim, köleden çok efendiye yaradı. Eski çağlarda yaşanmış olan bu trajedi günümüzde, işçi - patron ilişkisi ile daha da yozlaşmış durumda.

Günümüz Türkiye’sinde emek verenlerin, ekonomik kriz yüzünden yaşadıkları sorunlar göz ardı edilemez. Kapitalizm doğası gereği sürekli olarak ekonomik krize mahkum. Bunun tek çözümü, özel mülkiyetin ortadan kaldırılması ve halkın kendi kendini yönetme becerisini kazanması.

Sol muhalif partilerin iktidarı almaları, üretenler için hiçbir anlam ifade etmiyor. Şu anda bulunan muhafazakar patronların yerini entelektüel patronların alması, emek verenler için hiçbir şey ifade etmiyor. Üreticinin tek kurtuluşu sosyalizmdir.

Roma’nın senatörlerinin yerini burjuvazi almış, kölelerin yerini de işçiler almıştır. Nasıl ki köleler hiçbir talepte bulunmadan aristokratları ortadan kaldırmanın tek yolunun savaşmak olduğunu fark ettilerse günümüz proletaryası da bunu kavrayacaktır.

İşçilerin yatakhanelerinde tahta kuruları bulunmasının, yemekhanelerdeki yemeklerin kötü çıkmasının çözümü yani asgari düzeyde insani koşulların yerine getirilmesi için patronlardan iyi niyetli olmasını bekleyemeyiz. Vicdanının buna nasıl izin verdiğini sorgulamakla da sorun çözülmez.

Madem ki dünyadaki üretilen her şeyin sahibi işçilerdir, yöneten de işçi olacaktır.

Emekçi Hareket Partisi’nin Sosyalist Bağımsız Adayı Özge Akman desteklenmelidir. İstanbul’da bir sosyalistin kanat çırpması, Türkiye’nin diğer illerinde bir fırtınaya sebep olacaktır. Türkiye’deki pislikleri ancak böyle bir fırtına temizler.


*Elektrik İşçisi Yasin Uğur'un kaleminden