Artık Türkiye’de çoğu kişi biliyor ki, eğitimde büyük bir adaletsizlik var. Bunu hemen hemen herkes kabullenmiş durumda. Ancak olayı anlamayan, hala “Türkiye’de eğitim adaletli, bedava kitap veriliyor ya işte” diyenler var. Onlara biz “Eğitimde adaletsizlik var” dediğimizde, bize sordukları “Nerede bu adaletsizlik?” sorusu olur. Biz de o zaman kısaca sıralarız.
A. Parası olan ve olmayan ayrımı
B. Nitelikli-niteliksiz ayrımı
C. Sınava giriş şartları
D. Milliyet ayrımı
Öncelikle A maddesinden başlayalım. Ne yazık ki ülkemizde yoksulluk eğitimsizliği, eğitimsizlik yoksulluğu oluşturuyor. Hâl böyleyken bu döngü sürekli dönüp gidiyor ve zenginin çocuğu zaten zenginken, daha iyi şartlarda okuyup daha iyi mesleğe sahip oluyor. Ancak emekçi ailelerin çocukları belki de okuldan geldikten sonra işe gidiyor ve hâl böyleyken emekçi çocuk bir yandan ailesine bakmak öte yandan da okumak zorunda kalıyor. Bu da okuyan genci, okumak ve çalışmak arasında bırakıyor. Bunun sonucu olarak da, parası olanın rahatça eğitim alabilmesi, olmayanın ise zor şartlar altında eğitim almak için çabalamak zorunda olması gerçeği ortaya çıkıyor.
Gelelim nitelikli-niteliksiz eğitim farkına, yani B maddesine. Öncelikle nitelikli-niteliksiz eğitim liselere 2018 yılında girdi ve öncesinde 500 üzerinden 380-460 puanla girilen okullar bile niteliksiz sayıldı. Dolayısıyla eski sisteme göre iyi puanlar alan öğrencilerle birlikte, hiç sınava girmediği hâlde nitelikli liselere girenler oldu. Sonuç olarak ise, niteliksiz okullar doldu taştı. Birçok niteliksiz okulun öğrenci sayısı da epeyce arttı. Zaten ismi niteliksiz olarak anılan okulda okumak zorunda kalan öğrencilerse bir de imkanları çok kısıtlı okullarda okumaya başladılar.
C maddesi de tabi ki sınava hazırlanabilme imkanları oluyor. Sınava hazırlanırken parası olan aileler çocuklarına birçok kaynak kitap alıp dershanelere, kurslara gönderdiler. Ancak emekçi ailenin çocukları devletin içi boş kitaplarıyla yetinmek zorunda kaldılar. Sınava hazırlanma koşulları arasında ise büyük farklar ve eşitsizlikler oluştu.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın yayınladığı verilere göre; gelir durumu çok iyi olan çocuk ile, gelir durumu kötü olan arasında TEOG sınavlarındaki testlerde ortalama 22 puan fark bulunuyor. Eğitim için yapılan harcamalarda da zengin ve fakir kesim arasında 78 katlık bir uçurum var. Yoksulluk eğitimsizliği, eğitimsizlik yoksulluğu doğuruyor. Yani eğitim almak bir rekabet ve bir yarış haline geliyor. Bu yarışta ise emekçinin çocuğunun şansı çok çok az oluyor.
Bizim için en önemli maddelerden biri de milliyet ayrımı yani D maddesidir. Örnek vermek gerekirse; Türkçe konuşmayı bilmeyen çocuklar, ilkokula başlamadan önce hayatlarını farklı diller kullanarak sürdürüyorlar, kelime hazineleri ise günlük hayatta kullandığı dillere göre gelişiyor. Türkçe bilen ve konuşan çocuklar ise eğitim öğretim hayatına 1-0 önde başlamış oluyor.
Eğitimdeki eşitsizlikler ne yazık ki yalnızca yukarıdaki maddelerle bitmiyor. Ayrıca bu maddelerin üstüne birçok madde daha eklenebilir. Bunlar başlıca; eğitimde cinsiyet eşitsizliği, eğitimde din eşitsizliği, eğitimde yetenek eşitsizliği gibi maddelerdir. Bunları da bir sonraki sayımızda değerlendirmek üzere...