Yıllarca toplum tarafından susturulmak istenen kadınlar, maalesef ki hala aynı baskıların içerisinde. Ailede başlayan “Sen kızsın, şunu yapma, buna bakma, oraya gitme, öyle gülme” şeklindeki toplumsal baskılar günümüzde genç kadın öğrenciler için de okullardaki baskılar olarak sürüyor. Yıllardan beri ufak ufak beynimize aşılanmaya çalışılan erkek egemenliği, okullarda da öğrencilere empoze edilmeye çalışılıyor. Ders kitaplarında konuların işlenişi, müfredata giren detay cümleler okul çağında iken öğrencilere kadın ve erkek eşitsizliğini çok net göstermiş oluyor aslında. Öğrenciler, bu öğretilenler sonucu ya aklını belirli bir amaç doğrultusunda kullanmaya itiliyor ya da düşünmeye kapalı hale getiriliyor.


Ama sistem yalnızca bunlarla yetinmiyor. Okullarda düzenlenen sosyal faaliyetlerin kısıtlanması öğrencilerin gelişimini kötü etkiliyor. Bu sistemde öğrenciler arkadaşlarıyla iletişim kurma, eleştirel düşünme gibi geliştirici yönlerden uzak eğitiliyor. Tek ilgi alanları derslerden ibaret olmalıymış gibi düşünülüyor. Bu fikir gençlerin hayatında daha farklı düşünmeye de yer bırakılmıyor. Kadın ve erkeği eşit görmeyen ifadeler ve okul kitaplarındaki cihat kavramından, evrim teorisinin kaldırılmasından sonra da anlıyoruz ki, yeni müfredatın tek sorunu cinsiyetçi olması da değil. Her yenilikçi sese karşı çıkan bir düzenle karşı karşıyayız.


Özellikle tarih ve Türkçe kitaplarında meydana gelen hitap değişimleri ile, kadınları eşit görmeyen bir dil olduğu gözden kaçmıyor. Geçtiğimiz yıllarda ilkokul ders kitaplarında aile içi iş bölümü konularına yer verilirken, yeni müfredatlarda kitapların genelinde ev işi yapan kadın resimlerine sıkça rastlamaktayız.

Fen bilgisi ve fizik ders kitaplarında ise, duyu organlarına varana kadar her türlü bilgi erkek bedeni üzerinden aktarılıyor. Bir kız öğrenci dahi kendi vücudunu bir erkek bedeni üzerinden öğreniyor. Çünkü kadın vücudunun görselleri “ayıp” olarak algılanmaya devam ediyor.


Bunlar yetmiyormuş gibi, geçmişten günümüze kadar birçok buluşa imza atmış, birçok başarıya adını yazan kadın mucitler, sporcular, yazarlar da kitaplarda olması gerektiği kadar yer almıyor ve bu durum görmezden geliniyor.


İmam hatip okullarındaki kız basketbol ve voleybol takımlarında voleybol şortu giymenin yasaklanması, başı açık öğrencinin öğretmeni tarafından azarlanması gibi birçok olayda kadın öğrencilere okullarda uygulanan psikolojik şiddeti ve ayrımcılığı görüyoruz.

Tüm bunlar her an, her yerde karşılaşılan sorunlar. Kadınlar yıllarca susturulmaya, sosyal ve siyasi alanlardan uzaklaştırılmaya çalışıldı. Ancak hep beraber el ele bu düzene karşı, omuz omuza yürüsek bu düzeni değiştirebilir ve başarabiliriz. Ne kadar çok sesimiz çıkarsa ne kadar kalabalık olursak haklarımızı o kadar iyi savunuruz. Kadınların mücadelesi tüm dünyaya yayılıyor. Elbette ki biz birlik olursak çıkar karanlıklar aydınlığa!