Biz emekçilerin çocukları, okul okuduğumuz dönemlerde zorlu zamanlar geçiriyoruz. Okullarda siyasi ve sosyal baskıların hakim olduğu bu zamanların arasında, krizler yaratan gidişatın ortasında, liselilerin hayatı da elbette çok sakin seyretmiyor. Liseliler de ülkenin siyasi gündeminden, ekonomik ve sosyal problemlerinden etkilenir.
Kriz ortamında ailenin maddi durumu ile paralel yaşanan sınav telaşı gibi birçok faktör, liseli gençlerin de hayatına yansıyor ve çeşitli değişiklikler yaratabiliyor.
Liseli gençler bu dönemde artık gündemlerle ilgilenmek istemeyebiliyor. Kitap okumadan yaşamak, gezmek ve dizi izlemek gibi daha rahat şeylerle ilgilenmek istiyorlar. Bunun sebebiyse ekonomik ve eğitim sorunlarından kaynaklı gerilimlerin ardından, dört bir yanı büyük duvarlarla örülü liselerde saatlerce okumak zorunda olmamız. Bir de devletin bize sunduğu merdiven altı devlet okullarına gidemeyip açıkta kaldıysak da en beteri!
Açıkta kalınca paramız varsa Temel Liselere eğer paramız yoksa da hiç istemediğimiz halde İmam hatip liselerine gitmek zorunda kalıyoruz.
Bir yandan kapitalizm öğrenciye lüks ve rahat bir yaşantı sunabileceğini afişlerde, bilboardlarda, tüm reklamlarda vurgularken; işin gerçekliğinin aslında hiç de öyle olmaması, onca hayal kırıklığıyla gençleri tembelliğe yöneltiyor… Kırtasiye malzemelerinin dahi doğru düzgün alınamaması, gençleri psikolojik olarak da buhrana sokuyor. Bu şatafatlı reklam dünyasından sıyrılıp gerçekliği fark etmek kolay olmuyor; ancak mümkün değil denilemez.
İçimizdeki kıvılcımı harekete geçirirsek mücadeleye bir adım daha yaklaşmış oluruz. Sermaye ve reklam dünyasının perde arkası aslında tüm gerçekleri apaçık belli ediyor.
Kafamızı bir anlık çevirdiğimiz anda emekçilerin ekmek kavgasıyla yüz yüze gelmemek mümkün değil. Emekçi hakkımızın sabahın karanlığında yola çıktığını ve akşamın soğuğunda evine döndüğünü fark edince ve ekmek kavgasıyla bir kez yüz yüze gelince yüzümüzü başka tarafa dönmek artık imkansız hale gelir.
Bizler işçilerin, emekçilerin çocukları olarak iyi biliriz ki; sermaye iktidarının iddia ettiği rahat eğitim hayatı, bizleri teğet geçiyor.
Ancak biz liseli gençler her zaman emekçilerin çocukları olarak kalmayacağız. Dünyanın geleceği ve emekçileri olacağız.
Fikirlerimizi paramız olmadan, hatta burjuvazinin beğendiği pantolonlarımız olmadan dile getireceğiz. Bu yolda hakkımız olan nitelikli ve parasız eğitimi, geleceğimiz olan dünyayı istiyoruz. Haklarımızdan ve tüm dünyadaki öğrencilerin ve emekçilerinin haklarından vazgeçmeyeceğiz. Mücadelemize liselerde başladık, sonrasında da elbette devam edeceğiz.
Niteliksiz eğitim sistemine karşı eşit, parasız, bilimsel eğitim sistemi için mücadele ediyoruz ve mücadeleye devam edeceğiz.