Umutla, azimle çok hızlı bir şekilde hazırlandığımız ve gerçekten de haklı olduğumuzu bilerek koştuğumuz bir yarışı kaybedince öfkelenmek, umutsuzluğa kapılmak anlık ilk tepki olacaktır ve şaşılacak değildir.

Bu yüzden de yönetim sisteminin değişeceği ve Cumhurbaşkanı adaylarının yarıştığı tarihi 24 Haziran seçimlerinde, milyonlarca gencin beklentilerini yüksek tutması kadar haklı ve normal bir durum olamazdı.

Ülkenin bulunduğu durumda; bir seçimden çıkıp diğerine hazırlanırken, 24 Haziran gümbür gümbür gelirken gençlerin de bu mücadele havasının içerisinde politize olmaması imkansızdı.

***

Bu seçimlerde gençler öncekilerden çok daha fazla aktif roller üstlendi. Apolitik oldukları yönünde eleştirilen gençlik seçimler için çalıştı, bildiri dağıttı. Okuldan çıkan, kırmızı ışıkta bekleyen, bildiri uzattığı eline şöyle bi’ göz ucuyla bakan diğer tüm gençleri de ikna etmek için uğraştı. ‘Tek adam rejimi kazanamasın’ motivasyonuyla afişe çıktılar, mitinglere gittiler.

Serbest olmayan, demokratik olmayan ve de adil olmayan her şeye rağmen değişim arzusunun ardında gençler sonuna kadar durdu, sonuna kadar mücadele etti.

Devletin hiçbir organının bağımsız hareket etme yetisine sahip olmadığının farkında olarak vereceği oyun peşini de bırakmadı. Hileli seçim tehdidine karşı sandık görevlisi oldu, müşahit oldu ve sandığa sahip çıktı. Yalnızca bunlarla da yetinmeyip sandıkların korunmasını, sandıkların başında durulmasını da örgütledi. Hiçbir engel, baskı ve yıldırma taktikleri durduramadı. Onca şeyi çok kısa sürede yapan, az bir zamanda çevresini örgütlemek için çalışan gençleri; üniversiteyi bölmeye çalışanlar, başbakanlık ofisi için okulları tahliye etmeye yeltenenler, meydanlarda açıkça kendilerini tehdit edenler durduramadı, bundan sonra da durduramayacaklar.


Güçlüden yana saf tutmayıp yalnızca kendi çıkarlarının peşine düşmeyen gençlik çoğunluğun iktidara sahip olmasına karşı oldu, seçimin bitmesi bundan sonrasında da çoğunluk iktidarına karşı olmayacağız demek değildir.

Ne yandaş medyanın aklıyla ne de hileli siyaseti halka satanlarla hareket edeceğiz. Seçime haftalar kala, seçim günü ve seçim gecesi hepimiz ‘sandıkları terk etmeyin’ diyorsak bu mücadeleyi de terk etmemek demektir.

Sandıkları terk etmeyenler, umudu da terk etmeyecekler. Mücadeleye ise kısa bir es vermek, biraz dinlenmek gibi seçenekler, seçenek olamayacak kadar yanlıştır.

***

Hiçbir genç bu seçimlerde önü arkası düşünülmeden kapılınan heyecanlarla hareket etmedi, meseleye çözüm aradı. Karamsarlığa, korkulara, boş vermelere ve alışkanlıklara hırsla sahip çıkan gençler yok. Haklarını talep eden, itirazını yükselten geniş kitlelerle bir arada olan gençler var.

Seçimlerden sonra da politik mücadeleyi, hayati mücadele olarak devam ettiren gençler olana bitene ve seçimin sonucuna da gerçek pencereden bakacaklar.

Bu yüzden seçimlerin kaybı hiçbirimizi umutsuzluğa sürüklememeli. Geleceğimiz yanıp kül olmuş durumda değil. CHP’ye oy veren, Muharrem İnce’yi destekleyen, HDP’ye 3.kez barajı aştıran, YSK önünde geceye kadar bekleyen gençler de hala bitmemiş şeylerin farkında. Hiçbir iktidar geleceğimizi bize altın tepside sunmayacak. Uzaklardan vaat edilen, lütfedilen bir gelecek değil, ancak emek vererek kazanılacak bir gelecekte gençler talep ettiklerini bulabilir.

Bu sadece bir seçim mücadelesi de değil. Seçimleri kaybettiğimiz için mücadeleye devam etmiyoruz. Seçimleri kazanmış olsaydık da mücadeleye devam edecektik. Asıl olan bunun farkına varmak ve mücadeleyi hayati olarak düzenlemektir.

***

Seçimlerden beklediğimizi alamamış olduk, evet. Ancak bu tek adam rejimine karşı verdiğimiz oyların önemsiz olduğu anlamına ya da seçimleri zaten kazanamayacağımız anlamına asla gelmez.

Daha önce de kaybettiğimiz oldu. Doldurduğumuz parkları, gözümüzü ayırmadığımız sandıkları, sloganlarımızla inlettiğimiz meydanları ve bazen de arkadaşlarımızı kaybettik. Ama yine de hiçbiri bizi o meydanları tekrar tekrar doldurmaktan, sandıkların başında durmaktan, ‘Üniversiteme Dokunma’ demekten, haklı mücadelemizden alıkoyamadı. Kaybettiğimiz seçimlerdir ama elimizdeki yenilgi değil.

Siyasi iktidarların kirli çamaşırları ortaya serilmeye devam edecek, krizler patlak verecek, haksız rejimler ülkeyi yönetemez hale gelecek. Tüm bunlar olurken gençler hiçbir toplumsal hareketten, bir araya gelmiş kitlelerden geri durmayacak. Bu seçim sürecinde eşitlik için, adalet için, özgürlük için çalışan gençler seçimlerin bitmesinin ardından ülkede gerçekleşen her eşitsizliğe karşı yine savaşacaklar. Haksız müdahalelere ses çıkaracaklar. Büyük kitlelerle beraber hareket etmenin, itiraz edebilmenin önemini umutsuzluğa devretmeyecek hiçbiri.

***

Bence seçimlerin asıl kazananı, günü zaferle göğüsleyememiş olsa bile seçimin güvenliği için çalışan, sandıklara sahip çıkılmasını örgütleyen ve geleceği kuracak olan gençlerdir.

Gençler direnmeye devam edecek. Çünkü haklılar ve zaferin bir gün mutlaka haklıların ellerinde olacağını biliyorlar. Çünkü evet, seçimleri kaybettik ama bu yenildiğimiz anlamına gelmiyor. ‘Yapacak bir şey yok’ gibi umutsuz ve heves kırıcı sözlere aldanmayacağız. Dünyanın hiçbir yerinde gençler için ‘yapacak bir şey yok’ olamaz. Kabullenmemiz gereken seçimleri kazanamadığımızdır ancak kabulleneceğimiz tek adam rejiminin meşruiyeti olmayacak. Yapacak, edecek çokça şey olmakla beraber şimdi sıradaki, göğüslediğimiz mücadeleyi sürdürmek ve genişletmektir.