Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişi ile birlikte yeni dönemde Türkiye'nin yarısı olan kadınlar Meclis’te erkekler tarafından temsil edilecekler. Ancak ülkenin yarısı olan kadınların haklarına el bile sürmelerine izin vermeyeceğiz. Tek adamın yöneteceği yeni dönem ile birlikte Meclis’teki 600 milletvekili içerisinde 103 kadın var, önceki döneme göre %13 olan kadın vekili oranı %17’ye çıktı. %17 oranı en az %30 -asıl olarak %50- olan evrensel ölçünün çok gerisinde. Yine 33 ilde ise hiçbir kadın vekilin seçilmemesi ise bizlere siyaset arenasında kadınlardan çok erkeklerin olacağını gösteriyor. Meclis ve yeni sistem bize pek bir şey vaat etmese de kadınların oy verme hakkını bile canlarını dişlerine takarak aldıklarını hatırlamakta fayda var.

Almanya'da Naziler, kadınları siyasetten dışlamak üzere ilk önlemi daha iktidara gelmeden 1921’de kadınları partinin liderlik kadrosundan almış; iktidara gelince, kadınları siyasal haklarından yoksun bırakmıştır. Görüyoruz ki faşist rejimler kadınları siyasi yaşam ve eşit temsiliyetten yoksun bırakmak konusunda tarih boyunca aynı tavrı sergilemiştir. Seçim sonuçları yine kadınların adının, sözünün, yerinin az olduğu bir meclis aritmetiği ortaya çıkardı. Ancak yine de Meclis’te kadın temsiliyetinin artmış olması önemlidir.

Kadınların eksik temsili, sorunların çözümsüz kalmasına, devam eden eşitsizlikler ise kadınların eksik temsilinin sürekliliğine yol açmaktadır. Bu nedenle, kadın-erkek eşitliğini sağlamaya yönelik çabaların başında siyasal süreçlere katılımda cinsler arası eşitliği sağlayan adımların bir an önce atılması gerekmektedir. Şüphesiz mücadele ederek kadınların siyasette de, tüm alanlarda da tam eşit olacağı günleri hep birlikte göreceğiz.

Kadın Bakanlığı Şart

İktidarın rahat edeceği bir zafer kazanamadığı ortada ancak henüz nasıl işleyeceği belli olmayan ‘yeni sistem’in bizleri hayatın sahnesinden silmeye çalışmak dışında yeni bir şey vaat etmediğini, bizler için yeni zorluklar getireceğini biliyoruz.

Kadınların iradesini tek bir erkeğe bırakan ve mevcut Aile Bakanlığı’nı bile kaldıracak ‘yeni sistem’, kadın mücadelesinin büyük yükler omuzlayacağını gösteriyor. Yeni sistemin planı içinde kadınların sorunlarıyla ilgili tek kurum olan Aile Bakanlığı’nı, Çalışma Bakanlığı ile birleştirilmek suretiyle eritmek var.

Demokraside, iktidarın bireylerin yaşamı, toplumun, ülkenin geleceği için vereceği kararların meşru olabilmesi için, bu kararlardan etkilenenlerce seçilmesi ve onların tercihlerini yansıtması esastır. Bu nedenle de Kadın Bakanlığı için mücadele etmemiz; sorunlarımızın çözülmesi, kadın cinayetlerinin, şiddetin, çocuk istismarının, kadın işsizliğinin, mobbingin, hayat tarzımıza saldırıların son bulması için Kadın Bakanlığı’nın kurulması şarttır.

Kadın Düşmanlarına Karşı Mücadele Dinamiğini Büyütelim

Siyasette dünyada olduğu gibi Türkiye’de de siyasal yaşam erkeklerin değerleri, yaşam koşulları, söylem ve diliyle belirlenmektedir. Siyasette egemen olan erkek söylemi kadınları kendileriyle eşit koşullarda yarışmaya çağırmaktadır. Kadınların siyasi yarışta başarılı olabilmesi için; kadınların ortak çıkarını savunmak ve işlevsizleştirilen bir meclis’te de baskı mekanizması olmaya devam etmek gerekir. Seçim süreci boyunca seçmek ve seçilmek için mücadele ettiysek, bundan sonrasında da hem haklarımız için hem de haklarımızın teminatı olan demokrasi için mücadele etmekten bir adım geri durmayacağız.

Kadınların tarihi mücadele tarihi ile doludur; bundan sonra da ne irademizi tek bir adama teslim edeceğiz, ne de haklarımıza saldıranlara karşı sessiz kalacağız. Kadın düşmanlığının ve sağ politikaların dünyada ve Türkiye’de yükseldiği doğrudur ancak tarihin tekerrür etmediğini en iyi biz kadınlar biliyoruz. Haklarımızı savunmak için farklı yönlerimizi kaybetmeden bizi birleştiren ortak çıkarımızı birlikte sahiplenmenin, birlikte konuşarak, ortak akılla, Meclislerimizde örgütlü mücadelemizi büyütecek; tüm toplumla birlikte demokrasiyi yeniden inşa edene ve Kadın Bakanlığı kurup kadınların özgür olduğu bir ülkede yaşayana kadar durmayacağız.