Yeni bir rejim kurma yolunda, laikliğin ortadan kaldırılmaya çalışıldığı, kadın düşmanlığının arttığı; bilimden-laiklikten uzak, yeni bir eğitim sistemi ile çocukların geleceklerinin yok edilmeye çalışıldığı bir süreci yaşıyoruz.

Bir yandan, kadınlara saldırılar, kadın düşmanlığı her geçen gün artıyor. Kadınlar giydikleri kıyafet yüzünden sokakta, metrobüste, minibüste saldırılara uğruyor, evinde şort giyen kadın şikâyet ediliyor; pembe trambüs, vagonlar ile ayrıştırılmaya çalışılıyor. Kadınların mücadeleleriyle kazandıkları modern hakları diktatörlük heveslileri tarafından birer birer tırpanlanıyor; müftülere resmi nikâh kıyma yetkisi verilmeye çalışılıyor.

Diğer yandan, evrim yerine cihadı müfredata sokarak, Ensar ile protokoller imzalanarak; sorgulayan, keşfeden değil biat eden nesiller yetişmesinin önünü açmaya çalışıyorlar. Kısacası, Nazım Hikmet’in dediği gibi “sana düşman, bana düşman, düşünen insana düşman,” laik ve modernliğe dair ne varsa hepsine düşmanlar.

Yeni müfredat günlerdir gündemde, eğitimdeki gerici politikalara her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Yeni düzenlemelerle, laiklik bölümlerini daraltan Milli Eğitim Bakanlığı, yeni programa cihat konusunu “İslam’da temel ibadet” olarak eklerken, 'tartışmalı ve anlaşılmıyor' diye evrimi de müfredattan çıkartıyor.  Eğitimde eşitlik yok edilirken parası olan özel okula gidebiliyor ama olmayan İmam Hatip’e mecbur bırakılıyor.  MEB, bir kereden bir şey olmaz diyerek  tecavüzden aklanan Ensar gibi vakıflarla protokoller imzalıyor. Kendi çocukları yurt dışlarında eğitim alırken, halkın çocukları Ensar'daki gibi cinsel istismara, Aladağ'daki gibi diri diri yanarak ölüme mahkûm ediliyor.  

Artık eğitimde, kız-erkek birlikte eğitimin tartışıldığı, haremlik selamlık sınıfların gündeme geldiği, kadınların kocalarına itaat etmesinin ibadet olduğunun anlatıldığı, erken evliliğin okul kitaplarında meşrulaştırıldığı bir noktaya geldik.

Kadına yönelik şiddet, taciz, hak ihlalleri bir yandan artarken bir yandan da müfredat değişikliğinde kadınlara ilişkin gerici, ayrımcı, cinsiyetçi rollerin yer aldığı onlarca örnek her gün önümüze geliyor. Bakanın “en çağdaş ve bilimsel eğitimi verdiklerini, gereksiz konuların da çıkarıldığını” ifade ederek savunduğu yeni müfredat kadınlar için neler getiriyor birlikte bakalım:

Hazırlanan ders kitabında, erkekler daha güçlü ve kuvvetli olduğu için ailenin yönetimi ona yüklenirken, kocaya itaat 'ibadet' olarak yer alıyor.  Evliliğin insanın fıtratında var olan bir güdü olmasından,  “ülkemizde örfe dayalı olarak genç yaşlarda evleniliyor” denilerek kız çocuklarının küçük yaşta evlendirilmesinin meşrulaştırılması bir sorun olarak görülmezken; ateist, müşrik, mürted ile yapılan evlilikler “Kabul Edilemez Evlenme Çeşitleri” olarak tanımlanıyor.  Bazı kitaplarda ise kararı kadınlara ait olan ve bir hak olan kürtajın, yasak ve günah olduğu belirtiliyor ve kürtajın İslam dinine göre cinayet olduğu söyleniyor.

Ders kitaplarında kadınlara; fıtratı gereği eve kapatılma, çocuk doğurup, yemek yapma ve eşine itaat etme reva görülüyor; kadınların kiminle hangi koşullarda evleneceğinden, kürtaj hakkına kadar hayatlarının her alanına karışılıyor. Ancak bu kitaplarda, eve kapatılmayı kabul etmeyip, 4623 kere dünyanın etrafından dönen kadın astronottan, gezegen keşfeden kadınlardan;  kocalarına itaat etmeyip, kendi kararlarını alabilmek için hayatlarını ortaya koyan kadınlardan; oy hakkından kürtaj hakkına kadar kadınların yüzyıllardır verdikleri mücadeleden ise hiç söz edilmiyor.

Toplumu topyekûn geriye götürmeye çalışanlar şunu unutmasınlar, 21. Yüzyılda demokrasi, modern hukuk sistemi, laiklik, adalet gibi evrensel değerlerler/ilkeler toplumsal hayatta geçerli iken; artık dini kurallara, uygulamalara, geleneklere, örflere, hurafelere geri dönülemez. Ne toplumun tamamı, ne de kadınlar buna izin vermez.

Kadınlar çocukların istismarcısıyla evlenmesini öngören utanç önergesine izin vermedi; onca baskıya rağmen binler oldu, kıyafetime karışma dedi. Şimdi de Kadın Meclisleri’nde örgütlenerek her türlü baskıya, saldırılara karşı mücadele hatlarını birlikte örüyorlar. Çağ dışı, ayrımcı, cinsiyetçi eğitime karşı da Kadın Meclislerinde bir araya gelerek, birlikte konuşarak, mücadelede  yine en önde yer alacaklar. Kadınların orta çağa dönmeye, gerici politikalara teslim olmaya hiç niyeti yok. Kız çocukları okumaya, eşit, bilimsel ve laik eğitim almaya hoşaf yerine evrimi tartışmaya, dünyayı düz ilan edenlere karşı uzaya çıkmaya devam edecek.