AKP ve Saray, 16 Nisan referandumundaki yenilgisinin etkisini iliklerine kadar hala hissediyor. Referandum sonrası hemen partinin başına geçmek istemesin sebebi de buydu. Şimdi tek hedef 2019 seçimleri. Yani ölüm kalım savaşı. Bu nedenle sürekli parti içi “metal yorgunluğundan” bahsediyorlar. Tek adamlığa giden yolun taşları tamamlanmış değil. Israrla teşkilatına yorulan kenara çekilsin uyarısı yapıyor. Ve önümüzdeki hafta beldeyle başlayacak olan ilçe, il kongrelerinin tamamlanmasıyla 12 Eylül 2018’e kadar büyük kongre yapılacak.  Peki, MKYK’da ve bakanlar kurulunda yaptıkları son değişiklikle aradıkları taze kanı buldular mı? Bulamadıkları gayet açık.

Çember daralıyor

Referandumu kaybetmesi, Cemaat’le mücadelede sapla samanı birbirine karıştırması, Ortadoğu politikasında büyük komutan havalarının büyük bir balondan ibaret olduğunun ortaya çıkması, dış politikada yapayalnız kalması, ekonomideki kötü gidiş, koskaca bir sorun olarak duran Kürt meselesi...

Akrebin etrafındaki ateş çemberinin daralmasına benziyor durum. Çemberi yarmak için onu oradan çekecek ellere ve eriyen tabanını toplayacak politikalara ihtiyacı olduğu çok açık.

Tünelin sonundaki ışığın çok cılız gözükmesi dengeleri elbette belirler. Parti içi tartışmaları anlamak için tek başına bir örnek bile yeterli olabilir. Ordu Belediye Başkanı’yla, Emniyet Müdürü’nün bakanın önünde protokol kavgası vermeleri ve hatta yumruklaşmaları her şeyi özetliyor.

Ateş çemberini nasıl yaracak? Avdan pay almak isteyenler elbet olacak. Hiç olmazsa leşe de razı olanlar da olacak. Tabanını kaybetmiş bir MHP ile başkanlığı kazanamayacağı 16 Nisan referandumunda ortaya çıktı. Yine geçtiğimiz hafta Sedat Peker gibi namlı bir suç makinesinin protokol koltuğunda yer alması “ne olursan, kim olursan gel” acizliğini gösteriyor.  Peki, Akşener’e ve CHP’ye kayan MHP tabanını, hatta kendi tabanlarını kazanmaları mümkün mü? Artık çok geç. Referandum sonrası Hayır cephesine Fetullahçı muamelesi yapılarak korkuyla, baskıyla, sopayla geri kazanırım siyaseti bu sefer tutmadı. Hatta gelinen noktayı gören, görmeye devam eden Hayırcılar daha da bütünleşiyor.

Meclis başkanı geçtiğimiz yıl laiklik yeni anayasada olmamalı çıkışı yapmıştı. Bugünlerde son model Mercedesi ile meşgul. AKP direksiyonu laikliğe karşı tekrar din siyasetine kırdı.  Düşen ilgiyi artırmak için ardı ardına laiklik karşıtı planlarını sıraladılar: Evrimin ders kitaplarından çıkarılması, yerine cihadı ders kitaplarına sokma ve müftülere nikah kıyma yetkisi verme çabaları... Atadıkları Valinin cemaatçi olması, Şeyhinin önünde diz çöken Merve Kavakçı’nın büyükelçiliğe atanması vs...  Her AKP karşıtına terörist damgası vurmaya alışmışlardı. Şimdi de toplumu dinsiz ve dindar diye bölme telaşı içindeler.

Demokrasiyi savunanlarla ittifak kuramayacağı netleşmişken 2019’a yürüdükleri yolda “ne istediniz de vermedik” politikalarına dönmek zorundalar.

Evrime yani bilime karşı kim varsa, cihatçı gençlik isteyen kim varsa, çocuk evliliği meşru gören Ortaçağ’dan kalan yobaz düşünceleri savunan kim varsa, yani laiklik karşıtı kim varsa onlarla yürüyecekler.

Bilimin yolunda yürüyenler

Tarihin tekerleğini geriye döndürmeye çalışıyorlar. Ne yaparsanız yapın, nafile cihadınızla bu gençlik sizin askeriniz olmayacak! Evrime, bilime sahip çıkmaya devam edecekler.

Meşhur Ensar Vakfıyla MEB protokol yaptı. Ensar, 5 yıl boyunca vakıf okullarda etkinlikler düzenleyebilecekmiş! O okulları tecavüzcülere dar edenler var olmaya, gerici zihniyete karşı mücadele etmeye devam edecek.

Nikah düzenlemenizle çocuk evliliklerini meşrulaştırmak için bir yol yaratamayacaksınız. Toplumun dik duruşu karşında hükümet adına Adalet Bakanı açıklama yapmak zorunda kaldı. Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz yıl geri çekmek zorunda kaldıkları, cinsel istismar sonucu mağdurla failin evlenmesi durumunda cezayı ortadan kaldıran yasa tasarısını ise “küçüğün rızası” diyerek savunmuştu.

Beşiktaş’ta etrafı izlerken kadınların giyiminden rahatsız olmaları gibi kadınların kıyafetine karışanlar hatta saldırıda bulunanlar her geçen gün artıyor. Fakat özgürlüğü için laiklik için kıyafetime karışma diyen kadınların mücadelesi devleşmeye devam ediyor. Kadınlar karanlığa meydan okuyor. Adalet yürüyüşünün kapsayıcılığından sonra en etkili duruşu sergiliyorlar. Damar atmaya devam ediyor.

AKP yolun sonunu gördüğü için önümüzdeki süreçte karanlığa, gericiliğe daha da sarılmaya çalışacak gibi görünüyor. Bizler bilimin, aklın yolunda karanlığın üzerine yürümeye devam edeceğiz. Burada en büyük düşmanımız umutsuzluktur. Karşımızdaki ise kumdan kaledir.