Evet, sadece “Adalet” için Ankara’dan İstanbul’a yürüdük. Hem de öyle sokaklardan değil, Başkent’in ortasından başlayıp, bulvarlardan devam ederek otoyollara çıktık.

Ağızlarda tek bir slogan: Adalet! Adalet! Adalet!

10 binlerle çıktık yola, 100 binlerle yürüdük, sonra milyonlarla birleştik.

Sadece adalet isteyen, sabrı taşmış 100 binlerce insan… Dile kolay 450 Kilometre…

Kervan yolda dizilirdi, dizildi de. İşin boyutu yolda belli oldu. Belli ki “Ben yürüyeceğim” diyen de yola düşünce anladı işin boyutunu. Sadece “adalet” için bu insanlar yürür müydü İstanbul’a? Hem de tatilde… hem de bu sıcakta… Yürürdü, yürüdük.

“Kaldırımdan yürüsünler” diyen Ankara Valisi sonunda kolluk kuvvetlerini kaldırımdan yürütmek zorunda kaldı.

Artık ok yaydan fırlamıştı. Referandumda oyları çalınan bizler artık otoyoldaydık. “Sessiz Devrim” yaptıklarını söyleyenlere karşı, OHAL Rejimine karşı başı da sonu da görünmeyen bir kortejle durmadan yürüdük.

Öğrene öğrene yürüdük. Tekel direnişinde çadır kurmayı, Gezi’de üç-beş ağaç için direnebilmeyi, seçimlerde tüm ülke için siyaset üretmeyi, referandumda ise tek bir kelime etrafında birleşebilmeyi öğrendik. Adalet yürüyüşünde ise tüm bu biriktirdiklerimizi bir kerede tek bir noktada toplayarak hedefe yönelttik, başardık.

Yürüdük, yürüdük, yürüdük.

“Adalet” ana hattında kararlılıkla yürüdük.

AKP’nin kalesi denilen şehirlerden yürüyüşe katılanlar, yürüyüşü kenardan destekleyenler hiç bitmedi. Yürüyüşten cesaret alıyorlardı. Geçtiğimiz şehirlerde ne kapı kapı dolaştık ne de mahallelerinde gezdik. Ana hattan sapmadan süren kararlı yürüyüşümüze katıldı insanlar. Geçtiğimiz şehirlerde ardımızda cesur, kararlı, siyasete katılan insanlar bıraktık.

450 km’nin ardından bir yöntemi iyi bellemek gerekiyor. Doğru siyaset ile milyonları bir araya getirebileceğimizi bir kez daha gördük. 16 Nisan’da hep bir ağızdan “Hayır” diyenler, bu sefer hep bir ağızdan “Adalet” dediler. Tek bir kelimelik “Adalet” talebinin ardında yürüyen kararlı milyonlar olabildik. Küçük adımlarla değil, rejime karşı bir anda atılan 10 binlerce adımla milyonlar olduk.

Milyonlar küçük şeylerle mutlu olmazlar. Milyonlar mahallelere, sokaklara sığmazlar. Milyonlarla film gösterimleri yapılamaz. Milyonlarla ancak tüm ülke çapında siyaset yapılabilir.

Sorumluluğumuz artık daha büyük. Çünkü doğru yöntemi bulduk. Tekrar tekrar deneyelim. Yeter ki eski alışkanlıklarımıza dönmeyelim. Yeter ki yürümeye devam edelim. Sonunda tek bir kişinin değil, milyonların adaletini sağlayacağız.


*Yarın dergisinin 7. sayısında yayımlanmıştır.