“Nereden çıktı bu ‘Adalet’ yürüyüşü?” diye düşünmeye gerek yok. Tarihte birçok benzeri olan uzun mesafeli, kapsayıcı, somut hedefler ile yapılan yürüyüşler var. Dünya siyasal mücadeleler tarihinden önümüze gelen örnekleri hiçbir zaman küçümsememeliyiz. Türkiye’de Gezi’den bugüne süregelen toplumsal mücadele deneyiminin de ‘Adalet’ yürüyüşü ve nöbetlerinde hakim durumda olduğunu gözlemliyoruz. Hem geçmiş deneyimler hem de bugün Hayır Meclisleri ile sürdürdüğümüz toplumsal mücadele ‘Adalet’ yürüyüşü ve nöbetlerini bize adres gösteriyor.

‘Adalet’ yürüyüşünün başladığı andan itibaren yürüyüş, CHP’lilerin Kılıçdaroğlu’nu çok önceden beri Gandhi’ye benzetmelerinin de etkisiyle, Gandhi’nin ‘Tuz Yürüyüşüne’’ benzetildi. Peki nedir bu ‘’Tuz Yürüyüşü?”

Tuz tekeline, ırkçı politikalara karşı büyük yürüyüşler

1762’de Hindistan hala bir İngiltere sömürgesiyken, hazırlanan tuz yasası ile İngiltere tuz tekeline sahip olmuştu. Tuz yasası ile Hindistan’da İngilizler hariç hiç kimse tuz üretemeyecekti.Tuz tekeli Hindistan halkına hiçbir siyasal hak tanımayan İngiltere’nin sömürge siyasetini gözler önüne seriyordu. Gandhi ve takipçileri iktidara karşı tuz tekelini kırmak için yürüyüşe geçti. Okyanus kıyısında bulunan 388 kilometre uzaklığındaki Dandi köyüne 24 günde ulaştılar. O gün binlerce sıradan insan kıyıdaki çamurlu sudan aldığı bir avuç tuzu yıkayarak iktidarın tuz tekeline karşı çıktı. Gandhi’nin siyasal iktidara karşı çıktığı eyleme onunla birlikte yürüyen binlerce insan katıldı.

Tuz yürüyüşü yakıştırmaları yapılırken Orhan Gazi Ertekin, Gazeteduvar’daki ‘Adalet Yürüyüşü- Selma Yürüyüşü’ adlı yazısıyla Adalet yürüyüşünün tarihselliğine katkıda bulundu. ABD’deki sivil haklar hareketi tarihinde önemli yeri olan Selma Yürüyüşü Afro-Amerikalı ABD’liler tarafından yürütülen yüzyıllık bir mücadelenin sıçrama noktalarından biridir.1946 Medeni Haklar Yasası’nın onlara tanıdığı siyasal hakların gereği Alabama’da yerine getirilmiyordu. Gerçekleştirdikleri toplanma ve yürüyüşler ise devlet güçlerince şiddet uygulanarak bastırılmaya çalışılıyordu. Alabama’nın Selma kasabasında Afro-Amerikalılara yönelik gerçekleştirilen katliamlar ülke çapında ses getirdi. Martin Luther King aynı günlerde Selma’ya doğru yola çıktı. 1963 yazında, Washington’daki Lincoln Memorial’da “I have a dream” (Bir hayalim var) sözleriyle başlayan tarihi bir konuşmaya imza atmış olan Martin Luther King ve beraberindeki 10.000 kişi, köprüyü geçerek başkent Montgomery’ye doğru yürüyüşe geçti. Dört gün sonra Montgomery’ye ulaştıklarında 25.000 kişiydiler. Selma Yürüyüşü Alabama Valisine seçmen yasasını kabul etmek zorunda bıraktı. Yürüyüş somut hedefine ulaşmış, bir yıl sonra seçmen listesine kayıtlı Afro-amerikalı sayısı 300’den 11.000’e ulaşmıştı.

Görüyoruz ki siyasal mücadeleler tarihinde ünü kendi topraklarını aşmış, kapsayıcı siyasal yürüyüşler var ve bu gibi yürüyüşler Türkiye toplumsal muhalefetinin hiç de yabancısı olmadığı bir konu.

Zincirin zayıf halkası ‘adalet’

Peki bu sefer nasıl bir yürüyüş toplumsal muhalefetin gündemi oldu? Yazının en başından itibaren ‘Adalet’ yürüyüşlerini yazarken ‘Adalet’ kelimesini tırnak içinde kullandık.  Bundan sonra da böyle kullanmaya devam edeceğiz. “Nasıl bir yürüyüş?” sorusuna da tam buradan başlayarak cevaplar üretecek ve yakın dönem toplumsal muhalefetini sürükleyen olgularla benzerliklerini ele alacağız.

Kılıçdaroğlu yürüyüşe elinde sadece ‘Adalet’ yazılı bir dövizle başladı ve devam ediyor. Yakın bir dönemde diktatörlük tehlikesine karşı yürütülen ‘Hayır’ mücadelesinin nasıl olacağını belirleyen önemli bir sorunsal vardı: Herkesin kendi ‘Hayır’ı mı herkesin ‘Hayır’ı mı? Bu noktada, herkesin kendi ‘Hayır’ı için değil toplumun tümü için ‘Hayır’ demeliyiz diyen Hayır Meclisleri toplumsal muhalefetin referandum öncesinde de sonrasında da öncülüğünü üstlendi. Siyasal iktidara karşı zincirin zayıf halkasını yakalamak ezilenlerin ve sömürülenlerin mücadelesindeki temel mantıklardan biridir. ‘Adalet’ kavramı bugün diktatörlük tehlikesine karşı mücadele eden toplumsal muhalefet için ‘Hayır’dan sonra yakalanması gereken zincirin zayıf halkası olarak gözüküyor.

Gezi, forumlar, hayır, adalet

‘Adalet’ yürüyüşü ile birlikte başlayan nöbetler de yürüyüşle aynı eylemsel nitelikleri taşıyor. İstanbul Şişli’deki Maçka Parkı’nda bir araya gelen binlerce insan tek bir kavram etrafında ‘Adalet’ nöbetine başladı. Ortak hedefler için bir araya gelinen, herkesin gelip sözünü söyleyebildiği, cesurların ve çok bilenlerin değil sıradan insanların verdiği bir mücadele, toplumsal muhalefet için Gezi Direnişi ve sonrasındaki forumlar süreciyle özdeşleştirilebilir. Tabii ki bu eylem şekli, sadece bu topraklara özgü değildir. Tarihin sonunun müjdelendiği bir dönemi sonlandıran ve dünyanın üstünde bir hayalet gibi dolaşan tüm halk isyanlarında bu eylem formu hakimdir.

‘Adalet’ yürüyüşü ve nöbetleri birçok bağlamda Gezi Direnişi’nden bugüne kadar 7 Haziran seçimi ve 16 Nisan referandumuyla mücadeleyi devam ettiren toplumsal muhalefetin pratiklerine sahip gözüküyor. Sonuç olarak, siyasal kategorilere ayrılmış bu süreçler birbirleriyle aynı tarafa düşer ve bir sürek olarak toplumsal muhalefetin mücadele tarihinde birbirini takip eder.

*Yarın dergisinin 6. sayısında yayımlanmıştır.

-

[i] Orhan Gazi Ertekin ‘Adalet Yürüyüşü- Selma Yürüyüşü’ , http://www.gazeteduvar.com.tr/forum/2017/06/18/adalet-yuruyusu-selma-yuruyusu/