Referandum tartışmalarının gölgesinde, kıdem tazminatının fona devredileceği de “müjdelenmişti”. Çalışma Bakanı Müezzinoğlu, şunları söylemişti:
“Kıdem tazminatının özü doğru fakat pozisyonu çok yanlış. Bir çalışanın hak ve hukukunun sizin kasanızda birikmesi doğru değil. Şimdi kasa uygunsa yarın bunun uygun olup olmayacağını bilmiyoruz. O alın teri güvenli bir adreste birikmeli.”
Biz de tane tane açıklayalım: Yani işverenin işleri iyi gitmeyebilir. Kıdem tazminatı hak eden işçisine ödeme yapamayabilir. Bu durumu düzeltmek için hükümetin çözümü, bu paranın biriktiği bir kasa kurmak.
Bahsedilen fonun cazibeli bir sürü özelliği var. 1 gün çalışanın bile hakkı yatacak, devlet prim desteği yapacak, istifa eden de kıdemini alabilecek vs...
Fakat düşününce, hayat bir süredir sadece pahalılaşıyor. Gençler iş bulamıyor, asgari ücretlinin alım gücü düşüyor. Taşeron sistemi bir türlü kalkmıyor. Bu koşullar altında çalışan insan kolay ikna olmuyor. “Nasıl olur?” diye düşünüyor.
Biriken kimin parası?
Çalışma Bakanı, bu şahane özellikleri saydıktan sonra ekliyor: Kıdem Fonu'na belli bir süre dokunulamayacak. Ancak özel durumlarda erken çekme imkanı getirilebilecek. Hangi süre? Nasıl özel durumlar? Orada biriken para işçinin değil miydi?
Örneğin en son, emeklilik de fona bağlandı. Düzenlemeye göre her ay maaştan kesinti yapılıyor, kurulan bireysel emeklilik fonuna aktarılıyor. Hükümetin buradaki iddiası tasarruf yapamayan işçileri tasarrufa zorlamak idi.
Açlık sınırında asgari ücret alan işçileri, tasarruf edememekle suçlamak ve her ay maaşından kesinti yaparak tasarruf etmeye zorlamak.
Tasarruf edemeyenlere yardımdan sonra hükümet, şefkatli elini “nihayet” kıdem tazminatı için uzatıyor.
İşçiler neye hayır dediğini biliyor
Neden böyle fonlar kuruluyor? Neden işçilerin parasının düzenli olarak belirli bir yerde birikmesi gerekiyor? İşçilerin hakları yasalarla güvence altına alınamıyorsa fonlar aracılığıyla nasıl alınacak? Bunlar sürekli havada kalan sorular.
Halbuki mevcut yasaya, 1 yılın altında çalışanlara da tazminat ödenmesine ilişkin bir madde eklemek yeterli olabilirdi.İflas vb. nedenlerle ödenemeyen kıdem tazminatına da devlet güvencesi getirilebilirdi. Ayrı bir fon kurmak ve işletmek gibi karmaşık yöntemler, işçileri rahatsız ediyor.
Referandumun ‘evet’ ile sonuçlanması ardından start verildi. Çalışmalar bir haftaya başlayacak. Bir kararname ile grev yasaklayan hükümet, “kutsaldır” dediği alın terini işçinin yerine biriktirecek. Bir yerlere kendi adına para yattığını bilen işçiden kendini güvende hissetmesi istenecek.
Büyük kentlerde yaşayan işçilerin neye ‘Hayır’ dediği oldukça açık.
*Yarın dergisinin 2. sayısında yayımlanmıştır.