2014 yerel seçimleri

Gezi ayaklanmasından sonra 2014 yılında yapılan yerel seçimler, oldukça gergin geçmişti. AKP ülke genelinde %43 civarı bir oranla belediyelerin çoğunluğunu elde etti. Fakat CHP de, oylarını yükselterek, birçok bölgede AKP’nin “ensesinde” yer aldı.

CHP bu ilerlemeyi, başörtüsü vb. konulardan çok 17-25 Aralık sürecinde gündeme oturan yolsuzluk gündemine ağırlık vererek sağlamıştı. Daha önce de söylediğimiz gibi karşımızda artık “normal bir muhalefet partisi” vardı ve bu bir kazanımdı. Seçim sandıklarında bin türlü olay yaşanmıştı ve herkes için görünür hale gelmişti: AKP artık korkuyordu.

Cumhurbaşkanlığı seçimleri

Aynı yıl gerçekleşecek olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 3 aday öne çıktı: AKP için Tayyip Erdoğan, CHP-MHP’nin çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, HDP için de Selahattin Demirtaş. Popülaritesi her şeye rağmen yüksek olan Erdoğan %52 oranıyla Cumhurbaşkanı oldu.

Solun desteğiyle demokratik muhalefetin adayı olan Demirtaş %9 oy oranıyla neredeyse 4 milyon vatandaşın oyunu aldı. Cumhurbaşkanlığı seçiminin sonuçları, sosyalistlerin HDP ile gelecekteki ittifakının da temel zeminini oluşturdu. HDP’nin aldığı ‘%9.8 oya eklenecek çok az oy’un gelecek seçim sürecinin en etkili vitamini olacağını söyledik.

7 Haziran seçimleri

Gezi dalgası ile biriken ve eski kalıplardan taşmaya başlayan toplumsal muhalefet, siyasal temsil arayışı içerisindeydi. Yerel çalışmalardan yükselen karşıt seslere karşı bu ihtiyacın üzerinde durduk. Önümüzdeki genel seçimlerde sosyalistlerin tutumunun belirleyici olabileceği Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kanıtlanmıştı.

AKP, MHP ve CHP’nin yanısıra, Türkiye solu ile ittifak yapmış, tüm Türkiye adına sözü olan bir HDP genel seçimlere girdi. 5 kişinin öldüğü Diyarbakır’daki HDP mitingine yapılan bombalı saldırıya rağmen, politik bir hedefe odaklanmış olan kitle dengesini kaybetmedi. HDP %13’lük oy oranıyla seçim barajını aşarak Meclise girmeyi başardı. AKP’nin oy oranı %40’lara geriledi ve tek başına iktidar olamadı.  7 Haziran seçimleri, sandıklarda AKP’nin aldığı ilk yenilgi olarak somutlaştı.

Teorik dergimiz Daima’nın 7 Haziran’dan sonra yayımladığımız sayısında, seçim olgusunu ve sonuçlarını şu şekilde değerlendirmiştik:

“Seçimler durmaksızın önümüze ülke meselelerini getirir. Ülke meseleleri sadece solun önüne gelmez, halkın da önüne gelir. Diğer zamanlarda solun hep yapmak istediği halkı politikayla ilişkilendirme işi seçimler zamanında çok kolaylaşır. Sol siyasi tavrını ortaya koyar ve sonuçlarını tartışmaya mahal vermeyecek düzeyde, net olarak görür. Sonuçlar bu kadar açıkken çok spekülatif olma imkanı ortadan kalkar. Denenmiştir, sınanmıştır ve sonuçları alınmıştır.”

1 Kasım seçimleri

Tek başına iktidar olamayan AKP hızla bir kutuplaşma siyasetine yöneldi. Kürt coğrafyasında çatışmalar ve abluka tekrardan başladı. İktidarın milliyetçi söylemi güçlendirmesiyle toplumda kutuplaşma arttı. Artan kutuplaşmayla 7 Haziran’daki birleşik muhalefet havası da örselendi. Suruç ve Ankara katliamlarında 100’ün üstünde, doğudaki operasyonlarda da yüzlerce insanımız yaşamını yitirdi.

Artan şiddet ve baskı, seçim sonuçlarına da yansıdı. “İstikrar” vaadiyle seçime giren AKP, oylarını tekrar %49’a çıkararak tek başına iktidar oldu. HDP 2 puanlık bir kayıp yaşasa da %10 oy oranıyla Mecliste kalmayı başardı. Fakat siyasi faaliyetleri, Kürt coğrafyasında savaşın tekrar başlamasıyla büyük ölçüde felç olmuştu.

2016: Baskı, darbe, kriz

1 Kasım’dan sonraki yıl halk için de, demokrasi güçleri için de çetin bir yıl oldu. Ülkenin her yerinde bombalar patlamaya, saldırılar yaşanmaya başladı. Dokunulmazlığı kaldırılan milletvekilleri tutuklandı.

Hukuksuzluğun sıradanlaşması, 15 Temmuz’daki darbe girişiminin yolunu açtı. Bu tarihten sonra kayyumlar, ihraçlar ve tutuklamalar silsilesi ülkeyi sardı. Dış ülkelerle ilişkiler gerildikçe gerildi, Suriye topraklarında operasyon başladı. Bu gelişmelerle beraber Türk lirası, dolar karşısında büyük değer kaybetti.

“Hayır” geliyor

Tüm bu kargaşadan, şimdiki başkanlık referandumuna doğru gidiyoruz. Televizyonda pek görülmese de “istikrar” vaadinin gerçekleşmediğini gören halk gidişattan memnun değil. Anketlerde de, meydanlarda da hayır dalgası esiyor.

‘Hayır’da birleşen birçok farklı siyasi partinin karşısında iç meseleler ve gerilimlerle zayıflamış bir AKP-MHP ittifakı duruyor. Evet cenahından her gün farklı bir açıklama gelirken, bir arada mücadele eden halk hayır diyor.

 

*Yarın Dergisi'nin 1. sayısında yayınlanmıştır.