1) Gezi’de, 7 Haziran’da şimdi de HAYIR’da okun ucu olmak

Toplumsal muhalefet, Gezi Direnişi’nde ortak düşmana karşı yan yana geldi. Hedefe o kadar odaklandı ki okun olabilecek en sivri ucu oldu ve kazandı. Şimdi ise AKP,  Gezi Direnişi’nde olduğundan daha da yalnız. Merkez sağdan ona oy verenler de diktatörlükle yönetilmek istemiyor, hayır diyenlerin sesi yükseliyor!
 
2) Önce seçimler: Önemli miymiş?

7 Haziran öncesinde olduğu gibi ‘sandıklar önemsiz’ diyenler yok artık. Sandıklar önemlidir. Çünkü ezilenlerin ve toplumun, bir parti ve programı dahilinde ülke çapında siyaset hattını savunması önemlidir, hayatidir. 7 Haziran’da ezilenlerin başarısını ve egemenlerin sarsılışını gördük. Daha fazlasını yapabilme umudunu da gördük.

3) Evimizin önü için değil tüm ülke için siyaset

‘Fark etmez’ diyenler, savaşmadan yenilgiyi kabul edenler gibidir. Onlar siyasetten kaçanlardır. Çünkü onların nihai hedefi sadece ‘kendi evlerinin önü’ sorununun çözülmesidir. Ülkede hatta dünyada iyiliğin, aklın kazanacağına inanmamaktadırlar. Siyaset belirli bir zümrenin malı değildir. Ezilenlerin, yoksulların can simididir. ‘Hayır’la geleceğine sahip çıkanlar, geleceğini de kuracaktır.

4) İğne mi yoksa kaldıraç mı?

‘Fark etmez’ciler, her yenilgi döneminden sonra hemen ellerine iğnelerini alırlar. Ve kuyu kazmakla övünürler.  Hiçbir zaman kaldıraç olmayı düşünmezler. Kaldıraç burada birliklerdir, hayır meclisleridir, demokrasiye sıkı sıkı tutunan toplumdur. O büyük kütleyi yerinden oynatanlar elbette kaldırıp atmasını da bileceklerdir.

5) Tarihin tekerleği geri döndürülebilir mi?

Egemenliğine kayıt ve şart koymaya çalışanları görüp, buna karşı koymak için direnen ve durduran bir toplumsal muhalefeti artık kim durdurabilir? Haklı bir zafer kazanan toplumun karşısına “ben yine de diktatörlüğümü kurarım” diyen çıkabilir mi? Tarihin tekerleği geri döner mi?  Bu nedenle hayır çıkarsa çok şey fark eder, bunu göreceğiz.

6) Sonun başlangıcı, hayır geliyor!

7 Haziran yenilgisini savaşla, korkuyla, kaosla bastırmaya çalışanlar, her yolu deniyorlar. Kendilerine büyük bir güvenle yürüttükleri “Yurtta savaş dünyada savaş” siyaseti çökmüş durumda. İktidarlarını korumak için yaptıkları her şey tüm gerçekliğiyle ortaya çıktı. Halk El Bab’da ölen 70 askerinin neden öldüğünü soruyor. Sandıkta da sormaya hazırlanıyor. Bu nedenle hayır, sonun başlangıcı neden olmasın?  

7) ‘Fark etmez’in karşısında Muhammed Ali olmak

‘Hayır çıksa da bir şey fark etmez’ diyenler, halkın mücadelesiyle kazandıklarını hafife alanlardır. 7 Haziran’ın önemini hala kavrayamayanlardır. Halkı hep dayak yemeğe layık görenlerdir. Fakat halkın yumruğu Muhammed Ali’nin yumruğu gibidir. Yüzde 51’in yumruğu AKP’yi bölmeye yetebilir. Bu durum da halkın önünü açabilir.   

8) Birlikler İleri

23 Ekim 2016 tarihinde yapılan Demokrasi İçin Birlik Kurultayı ile diktatörlüğe giden yolun karşısına insanlar dikildiler. Haziran seçimlerini tanımayan, demokrasiyi rafa kaldıran saray iktidarını durdurmak için, demokrasi için en geniş toplumsal muhalefet biraraya geldi. Hayır Meclisleri’nin dinamiğini oluşturdu. 53 meclis Gezi Direnişi’nin ardından başlayan forumlardaki gibi kararlar alarak ve uygulayarak şehrin merkezlerini tuttu. Hayır çıkacak ve birlikler daha da güçlenerek ilerleyecek.

9) Bize düşen umutsuzluk değil umut olmaktır

Toplum, tüm gücü elinde bulunduran bir iktidara karşı referandum çalışması yürütüyor. Televizyonlarda ülkenin yüzde 50’si görmezden gelinse de sokaklarda bildiri dağıtarak, pazarlarda bakanların yakasına yapışarak mücadele ediliyor. Bizlere, yani ömrünü toplumun iyiliğine adamışlara ise toplum böyle mücadele yürütürken umudu büyütmek kalıyor. Yarını kuracak olanların görevi budur.


*Yarın Dergisi'nin 1. sayısında yayınlanmıştır.