2011 yılında Japonya'da oluşan deprem sonrası ortaya çıkan Tsunami dalgaları Fukuşima'ya ulaşarak, Daichi nükleer santralini çalışamaz hale getirmiş, bloke etmişti. Daichi nükleer santralinin reaktör ünitelerinden biri patlamış, havaya ve ortama radyasyon yayılmıştı.

Önce tehlikenin boyutları konusunda renk vermeyen Japonya hükümetinin Başbakan’ı daha sonra istifa etmek zorunda kalmıştı. Daichi Nükleer santral bölgesi halen insanların dönüşüne açık değildir. Çünkü toprakta devamlı yüksek dozda  radyasyon ölçülmektedir. 1. ve 2. dünya savaşlarından sonra dünyaya iyice hakim olan Amerikan emperyal sistemi ve onun sürdürdüğü kapitalizmin körüklediği yaşam tarzı, Japonya’yı da es geçmemiş, endüstrileşmesi ve üretimde hızla yükselişe geçmesiyle, onu “enerji obur hale” getirmişti. Bu yüzden Japonya Nükleer santralleri çözüm olarak görmüştü.

Deprem bilinci yüksek olan Japonya, her türlü önlemi almasına karşın, ciddi bir depremde çaresiz kalmıştır. Dolayısıyla Japonya’daki Nükleer  santraller ülkeyi ve dünyayı büyük riske sokmaktadır. Artık günümüzde enerji tasarrufundan, az enerji harcayan ampullere kadar, bir dizi çözüm ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla egemenlerin yaptığı enerji senaryoları sınırsız değildir. Diğer bir deyişle bu senaryolar boşa çıkmakta ve bazı ülkelerde enerji tüketimi azalmaktadır.

Nükleer santrallerin gereksizliği ortadadır. Bugün Nükleer santralleri kapatma kararı alsanız bile, geçmişte ortaya çıkmış Nükleer atıklar başınıza bela olmakta ve bunların depolanacağı  yerler sorun yaratmaktadır. Bugünlerde Güney Almanya’nın karşılaştığı en büyük sorun da budur.

Nükleer başlıklı silahlarda durum daha da vahim bir hal alacaktadır. Amerika'nın yeni Başkan'ı Nükleer silah gücünün Rusya'nın gerisinde olduğunu, en kısa zamanda bunu telafi edeceğini ve Nükleer gücünü artırmak için çalışmalar başlatacağını açıklamıştır. Bu açıklamalar durumu daha da kötüleştirmektedir.

Yeryüzü artık Nükleer santral istememektedir. Atıkların depolanması çok büyük tehlikeler yaratmakta, yaşamı yok etmekte toprağı ve suyu zehirlemektedir.

Dünya’daki Nükleer kazalar tarihinde Fukuşima ne ilktir ne de son olacaktır. Global dünyada artık hiç bir ülkenin, dünyanın geleceğini tehlikeye etme hakkı yoktur. Yeryüzü bütün yaşayanların ortak yaşam alanıdır. Hiçbir ülkenin toprağı, suyu, havayı kirletme, radyasyonla kontamine etme hakkı yoktur.

Dünya, bu sınırsız büyüme ve kalkınma masallarından, yeterince nasibini almıştır. Üretimin kontrolsüzlüğü, dünyadaki iklim değişikliğini yaratmış, dünya üzerinde gezinen 1 milyara yakın araç yaşamı kolaylaştırmaktan ziyade zorlaştırmıştır.

Daha geç olmadan Türkiye'deki Hükümet, Nükleer sevda'dan vazgeçmeli ve bütün antlaşmaları iptal etmelidir. Dünya’daki Nükleer lobilerin Türkiye’deki faaliyetleri engellenmelidir.

Dün Fukuşima bugün Akkuyu Mersin olmasın. Nükleer santrallere Hayır.

Nükleer Santral Karşıtlarından, Ender Eren-Yeşil Hareket

İstanbul, 11 Mart 2017