Meclis'in ve AKP hükümetinin şuanki gündemine baktığımızda yeni bir değişiklik var. Yüksek yargıda yapılması planlanan bazı düzenlemeler TBMM Adalet Komisyonu'ndan geçti, Meclis Genel Kurulu'na gelmek üzere.

Yüksek yargıdaki değişiklik, Meclis'e verilen tasarıya göre, Danıştay'ın daire sayısının 10'a, üye sayısının 90'a, Yargıtay'ın daire sayısının 24'e, üye sayısının 200'e düşürülmesi, bu kurumlara seçilecek üyelerin görev sürelerinin 12 yıl olmasını ve hakim-savcı adaylarına meslek öncesi eğitim sonunda yapılan yazılı sınava ilave olarak sözlü sınav getirilmesini öngörüyor.

Düzenlemeye tepkiler var ancak AKP geri adım atmıyor

Bu düzenlemenin ortaya çıkmasıyla, gelen tepkiler de bir oldu. Bazı Yargıtay ve Danıştay üyeleri, itirazda bulundu. 

Cumhuriyet'ten Alican Uludağ'ın 'Yargıtay'da isyan' başlıklı haberine göre, bazı Yargıtay üyeleri tasarının 'mahkemeleri tamamen yürütme organına bağlı ve uyumlu üyelerden oluşturma ve yargıyı fiili olarak yürütme organına bağımlı hale getirme amacı' taşıdığını belirterek tasarıya karşı bir bildiri yayınladı. Söz konusu Yargıtay üyeleri ise yüksek yargıdaki Cemaat yapılanmasına karşı kurulan ve AKP'lilerin de içinde olduğu Yargıda Birlik Platformu'ndan Sosyal Demokrat ve Milliyetçi üyeler.

Tasarı, AKP'nin yargıyı ele geçirmesine zemin sağlıyor

Tasarı, Yargıtay üyelerinin iddia ettiği gibi 'yargıyı yürütme organına bağımlı hale getirme amacı' taşıyor mu? Tasarıda öngörülen değişikler, AKP'ye yüksek yargıyı ele geçirmesinin önünü açıyor.

Yargıtay ve Danıştay'ın üye sayısının düşürülmesiyle AKP, bazı üyeleri tasfiye etmek ve salt çoğunluğu kendi üyelerinden oluşturmak istiyor. Bu şekilde yüksek yargıda hakimiyet sağlayabilecek. Üyelerin görev sürelerinin 12 yıla düşürülmesi de tasfiyeleri kolaylaştırmak için yapılan bir hamle olarak değerlendiriliyor.

Hakim ve savcı adaylarına yapılan yazılı sınavın yanına sözlü mülakat eklenmesi ise bilindiği gibi 'torpilin' önünü açmak. Sözlü mülakatı yapan memurlar, elbette ki yeni hakim ve savcıların AKP'li olmasına dikkat edecektir.

Erteleneceği söylenen düzenlemeyi Erdoğan mı hızlandırdı?

AKP'nin, kendinden olmayanı tasfiyeye giriştiği her süreçte olduğu gibi bunda da itirazlar yükseliyor. Bildiri yayınlayan Yargıtay üyelerinin yanı sıra Yargıtay Onursal Başkanı'ndan da düzenlemeye ciddi tepkiler var. Ayrıca Erdoğan'la çay toplayan Yargıtay Başkanı Cirit de, görev sürelerinin 12 yıla düşürülmesinin yanlış olduğunu belirtti.

Yargıtay Başkanı'nın, Yargıtay üyelerinin tepkileriyle beraber Sosyal Demokrat ile Milliyetçiler'in düzenlemeye karşı ortak tepki göstermesi düzenlemenin bir süre bekletilmesine karar verilmesine neden olmuştu. Ancak Erdoğan'ın da katıldığı ve geçtiğimiz günlerde yapılan Bakanlar Kurulu'ndan çıkan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ yaptığı açıklamada 'Erteleme olmayacak. En kısa zamanda Meclis Genel Kurulu'na gelecek.' dedi.

Sürecin ertelenmemesinin ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatıyla olduğu değerlendiriliyor. Erdoğan'ın son zamanlarda yargıdaki kişilerle medyada görünme çabaları ve 'Gezi Parkı'na o tarihi eseri inşa etmek' gibi toplumsal muhalefeti karşısına alabilecek hassas konularda harekete geçmesi; dış politikada gerilerken içeride ülkenin mutlak hakimi gibi gözükmek istemesinin belirtileri olarak gösteriliyor.

Erdoğan'a muhalif siyasi partiler, siyasetçiler de; Erdoğan'ın bir an önce ülkede mutlak hakimiyeti elde etmek istediğini, geçen zamanın aleyhine işlediğinin farkında olduğunu dillendiriyor.

AKP, Meclis'teki oylama için MHP'ye göz kırpıyor

Tasarı henüz oylanmadan Adalet Bakanlığı'nca tasfiye edilecek isimlerin belli olması da sürecin hızlandırıldığını göstergesi. Bakanlık listesine göre tasfiye edileceklerin Cemaat mensubu ve Sosyal Demokrat olması, AKP'nin Milliyetçi üyeleri koruduğunu gösteriyor.

AKP'nin Milliyetçi Yargıtay üyelerini tasfiye etmemesinin sebebi ise Meclis'teki oylama için MHP'nin desteğine göz kırpması.

Hükümetin açıklamalarına göre, yakın zamanda Meclis Genel Kurulu'nda oylanacak olan yüksek yargı düzenlemesinin Meclis'ten geçmesi halinde ise kuvvetler ayrılığının neredeyse sona ereceği ve yasama-yürütme-yargıda AKP üstünlüğünün olacağı açıkça görülüyor.