“İKTİDAR ÇİZGİSİ SINIRLARINDA MUHALEFET OLMAZ”
“İstanbul emek verenlerindir” sloganıyla yola çıkan Akman, içinden geçilen süreçte iktidarın ve muhalefet cephesinin hakim üretim ilişkileri içerisine düştüğü rant savaşlarının, halkın gündemleriyle hiçbir alakası olmadığına dikkat çekti. Akman “Seçimleri başına gelmiş felaket, seçmenleri ise hazır kıta askerleri olarak gören anlayışı tamamen ortadan kaldırmak için bu seçimlere kendi programımızla girmeyi elzem buluyoruz.” dedi.
Özge Akman, muhalefetin tutumunu ise sorumsuzluk olarak nitelendirdi. İktidarın çizdiği sınırlarda dolaşarak İstanbul’un kazanılamayacağını vurgulayan Akman, “Muhalefetin sorumsuzluğuna ortak olmayı uygun bulmuyoruz. Öncelikle bir sosyalist olarak, toplumun yarısını oluşturan kadınlardan biri olarak, bu ülkenin dinamiği ve geleceğini kuracağına inandığımız gençlerden biri olarak; halkımızın sesi olmak için değil bizzat kendisi olarak adayım.” şeklinde konuştu.
“KRİZDE KİMSE BİZE BEKA, İSTİKRAR ANLATAMAZ”
Özge Akman, muhalefetin krizi yeterince gündemine almadığını ifade ederek sözlerine şöyle devam etti:
“Bu kriz varken, kimse bize emekçilerin başka bir gündemini anlatamaz. Her gün 1000 kişilik işe stadyumlar dolusu işsizin başvurduğunu izliyoruz. Kadınların işsizden bile sayılmadığını görüyoruz. Pazarlarda mikrofon uzatılan halkın maaşının mutfağını bile doldurmadığını görüyoruz. Gençlerin üniversite dahi okumaktan vazgeçtiğini görüyoruz. Hükümetin elinde ne kadar kamu iktisadi teşebbüsü varsa hepsini sattığını, en son tank palet fabrikasını dahi sattığını görüyoruz. İşsiz kalan halkımızın kendisine maalesef çare göremeyerek intihar ettiklerini görüyoruz. Kriz budur işte. Kriz varsa kimse bize beka, istikrar ya da bu şehre yapacağı rant projelerini anlatamaz.”
“EĞİTİM, ULAŞIM, SAĞLIK PARASIZ OLACAK”
Rantçı anlayışın, İstanbul’u betona mahkum ettiğine ve doğayı hunharca yağmaladığına da değinen Akman, ranta dayalı işleyişi tersine çevirmek için aday olduğunu söyledi. Belediyelerin her türlü betona yatırım yapabildiği gibi üretime yönelik yatırımlar da yapabileceğini belirtti. Bu sayede kentlerdeki işsizlik sorununu azaltabileceklerini, üretimi artırabileceklerini ve kamusal hizmetleri sağlayabileceklerini söyleyen Akman, sözlerine şöyle devam etti:
“Tıpkı ‘Halk Ekmek’, ‘Halk Süt’ gibi, temel gıda ürünlerinden giyime her sektörün üretime yönelik yatırımları yerel yönetimler tarafından sağlanmalıdır. Ulaşımın, eğitimin, sağlığın parasız olması hayal değildir, gayet mümkündür. Belediyeler üreticiden tüketiciye uzanan kanalları kendi olanakları ile sağlayabilirse bu pekala mümkün olacaktır.”
“MEGA PROJELERİ YIKIP YERİNE ORMAN YAPACAĞIZ”
Özge Akman ayrıca ormanları yok eden mega projeler önermediklerini anlatırken, “Biz kentli nüfusun hiçbir işine yaramayan, sadece rant sahiplerine kar üreten o mega projeleri yıkıp orman yapmayı planlıyoruz.” dedi. Akman sözlerine şöyle devam etti:
“Şehrin kıyılarını betondan temizleyip ağaçlandırmayı, her sokağın kaldırımlarını ağaçlarla donatmayı, hatta elimize geçebilecek her bir metrekareye ağaç dikmeyi hedefliyoruz. İstanbulluların “Kanal İstanbul” gibi, uygunsuz bulduğumuz 3. köprü gibi, havaalanını oradan oraya taşıyarak daha fazla ormanı yok ettiğimiz çılgın rantlara ihtiyacı yok, İstanbulluların oksijene ihtiyacı var, her baktığı yerde yeşile ihtiyacı var. Bizim önerimiz beton siyasetini durdurmak yerine orman yapmaktır.”
“EMEKÇİLER OLARAK BİZ BİR TARAFIZ”
Mevcut partilerin oy oranlarının oluşan kutuplar açısından yanıltıcı olduğunu ve muhalefetin de bu yanılgıya düştüğünü belirten Akman, toplumda bir partiye oy vermek diye bir sınıf olmadığını ve toplumun tüm dünyada iki kutba ayrıldığını söyledi. Özge Akman sözlerine şöyle devam etti:
“Toplum tüm dünyada iki kutba ayrılır; emeğiyle geçinenler ve üretim araçlarını elinde bulunduranlar. O nedenle emeği ile geçinenlerin, bugünün konjonktüründe, çeşitli dalgaların ve geçici gündemlerin peşinden verdiği oylar, geçicidir. Emekçiler kendileri yönetmeyi, doğrudan demokrasiyi öğrenecektir. Biz ‘o’yuz işte, o nedenle emekçilerle buluşmaktan, emekçilerin adayı olmaktan, emekçilerle birlikte bu ülkeyi yönetmeye kalkışmaktan çekinmiyoruz, geri durmuyoruz. Kimse oylarını kendisine ait zannetmesin, emekçiler olarak biz bir tarafız, siz emekçiler üzerinden geçinen diğer tarafsınız ve biz örgütleneceğiz, kazanacağız. Bugün emeğin başkenti İstanbul’da, yarın tüm ülkede ve dünyada.”
“YAŞAYANLAR HEP BİRLİKTE YÖNETECEĞİZ”
Akman, mevcut düzeni baştan aşağı yanlış bulduklarını ve İstanbul’un tüm kaynaklarını üretenlerin şehri yönetmesi gerektiğini vurguladı:
“Biz, aç kalmamak için üniversite okurken garsonluk yapan ya da okulunu bırakmak zorunda kalan gençleriz. Bu ülkede işsizlik verilerine bile dahil edilmeyen, sığınma evlerinde oy kullanma hakkı verilmeyen, şehrin karanlık sokaklarından istediği vakitte geçemeyen kadınlarız. Doğduğu topraklar bahanesiyle yargılanan, yaşamlarına kast edilen halklarız, bu kentin yoksullarıyız. Biz emekçilerin, bu şehre emek verenlerin adayıyız.”
Mücadeleyi Emekçi Hareket Partisi’yle yükselteceklerini söyleyen Özge Akman sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Örgütlü gücümüzle biz bu düzenin kökünü eleştiriyoruz ve bazına asılıyoruz. “Yaşayan bilir” lafı çok sevilir ama şunu da unutmayın, yaşayan bilir ise kendisi de yönetir. Poz verenler değil, bu kentte yaşayanlar olarak,bu şehrin tüm kaynaklarını üretenler olarak, bu şehre can verenler olarak, biz yöneteceğiz ve bunu hep birlikte yapacağız. Bu şehre tüm emek verenlerle yapacağız.”