Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul şube başkanı Ahmet Atalık, çiftçinin alım gücünün önemli ölçüde gerilediğini, önümüzdeki aylarda gıda fiyatlarının artmaya devam edeceğini söyledi. 

 
TÜİK verilerine dayanarak çiftçilerin alım gücüne ilişkin bir açıklama yapan Ahmet Atalık, tarım ürünleri üretici fiyat endeksinin (Tarım-ÜFE) 2018 yılı Kasım ayında önceki yılın aynı ayına göre yüzde 14,37 arttığını hatırlattı. 
 
Üretici fiyatının, "yurtiçinde üretimi yapılan ürünlerin, KDV ve benzeri vergiler hariç, peşin satış fiyatlarını ifade ettiğini" vurgulayan Atalık, "Üretici fiyatları endeksinde tarım, avcılık, ormancılık ve balıkçılık sektörlerinde faaliyet gösteren üreticilerin yetiştirdiği ve piyasaya arz ettiği ürünlerin ilk el satış fiyatları izlenmektedir. Tarım sektörüne ilişkin bu fiyatlar, 'Üreticinin Eline Geçen Fiyatlar' olarak da adlandırılmaktadır. Bu çerçevede Tarım-ÜFE`deki yüzde 14,37`lik artış çiftçinin piyasaya arz ettiği ürünlerden eline geçen fiyat artışını göstermektedir. Ancak, aynı dönemde enflasyon yüzde 21,62 oldu ve çiftçinin alım gücü yine geriledi" dedi. 
 
'İcra takibine düşen tarımsal kredi miktarı 3.3 milyara ulaştı'
 
Çiftçinin üretimde kullandığı girdilerin fiyatlarının, enflasyonun çok üzerinde artış gösterdiğini kaydeden Atalık sözlerini şöyle sürdürdü: 
 
"Besi yeminin fiyatı 2018 yılı Kasım ayında önceki yılın aynı ayına göre yüzde 26 artarken, süt yemi yüzde 33, mazot yüzde 26, DAP gübresi yüzde 85, üre gübresi fiyatı yüzde 64 arttı. Yaklaşık 67 bin çiftçinin sulamada kullandığı elektrikten dolayı faizli borcu bulunmakta olup, yine yaklaşık 3 bin çiftçi için icra takibi başlatıldı. İcra takibine düşen tarımsal kredi miktarı Ekim 2017`de 2,3 milyar TL iken Ekim 2018`de yüzde 43 artışla 3,3 milyar TL`ye ulaştı."
 
'Çiftçinin desteklenmesinin de sorunlu'
 
Üretim maliyeti sürekli artan çiftçinin desteklenmesinin de sorunlu olduğunu kaydeden Atalık, şunları söyledi:
 
"Tarım Kanununa göre 2018 yılında tarım sektörünü desteklemek için ayrılması gereken kaynak 34,5 milyar TL olması gerekirken, ayrılan kaynak 14,5 milyar TL oldu. Avrupa Birliği halen bütçesinin yüzde 40`ını tarımsal desteklemelere ayırırken, bu oran ülkemizde maalesef yüzde 2 ile yüzde 2,5 aralığında kalmaktadır. Alım gücü sürekli gerileyen çiftçi tarlasını ekmekten vazgeçmekte kırsal alanı terk ederek kentlere göç etmektedir. Tarım sektöründe toplam işlenen alan 2002 yılında 23,9 milyon hektardan 2017 yılında 20 milyon hektara toplam 3,9 milyon hektar küçüldü. Çiftçimizin işlemediği ve terk ettiği tarım arazimizin büyüklüğü Belçika`nın toplam yüzölçümünün üzerine çıktı.  Bu tablo üretime de olumsuz yansımaktadır. TÜİK`in bitkisel üretim ikinci tahmine göre bir önceki yıla göre 2018 yılında tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde üretim yüzde 4,2, sebzelerde yüzde 3 ve meyvelerde yüzde 1,7 azaldı. Üretim azaldıkça yükselen ürün fiyatlarının enflasyona etkisi nedeniyle ithalat kolaycılığına kaçıldı. Türkiye, coğrafyasında yetiştirebileceği ürünlerde dahi ithalata bağımlı hale geldi. Tarım ürünleri dış ticaretinde 2017 yılının ilk 10 ayında 884 milyon dolar açık verilirken, 2018 yılında döviz kurundaki artış nedeniyle ithalatın daha pahalıya gelip frene basılmasına rağmen 10 aylık süreçte 962 milyon dolar açık verildi. Yapılan her bir ithalat, inatla üretmeye çalışan çiftçimizi daha da zor durumda bıraktı. Zaten alım gücü her geçen gün gerileyen ve desteklenmeyen çiftçi tarlasını daha hızlı terk etti. Üretme gücünü önemli ölçüde kaybeden ülkemizde fiyatlar yerinde tutulamadığı gibi tam tersine artmaya devam etti."