Geçtiğimiz günlerde 3. Havalimanı inşaatında kanalizasyonda bir işçinin cesedi bulunmuştu. Medyablok’ta yer alan habere göre işçiler arasında kavga çıkmış, kavga sonucu bir işçii bıçaklanarak öldürülmüş, işçinin cesedi ise izolasyona sarılıp rögara atılmıştı.
3. Havalimanı İşçileriyle Dayanışma Platformu, bugün (23 Ekim) cesedi bulunan işçiye ilişkin İstanbul Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamaya CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker de katıldı.
Açıklmayı DİSK’e bağlı Devrimci Yapı İşçileri Sendikası Genel Sekreteri Nihat Demir okudu. “İşçilerin ensesinde her daim hazır ve nazır bekleyen görevliler cinayetlere engel olmak yerine örtbas etmeye çalıştılar” diyen Demir, güvenlik görevlilerinin işçilerin telefonlarına el koyarak kayıtları sildiğini kaydetti.
Demir, olayın üzerinden üç gün geçmiş olmasına rağmen Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmet Bakanlığı’ndan veya ilgili adli makamlardan herhangi bir açıklama gelmediğine dikkat çekti.
Evrensel’de yer alan habere göre Demir, açıklamanın devamında ise şunları söyledi:
İktidarıyla patronuyla bu ‘büyük prestij projesinin’ sahipleri için, polisi, jandarması, adliyesi, meslek ahlakından yoksun yazarları için bu cinayet hiç işlenmedi! Hatta bu işçi hiç var olmadı! Örtbas etme çabaları, mutlak suskunlukları başka neyi gösterir? Sorunlara dikkat çeken işçiler sendika yöneticileri ve destekleyenleri hakkında davalar açarken hiç vakit kaybetmeyen savcılar, acaba girişimde bulunup, sorumlu İGA yöneticileri hakkında bir soruşturma açmış mıdır? Şimdi ölen işçinin ailesine ulaşılmasını engellemek için, başka deyişle, ailenin cenazeye ulaşmaması için ellerinden geleni yapacaklar. Gizleme çabası ve sessizlikleri bunun içindir. Bunu da başarsalardı kimsesizler mezarlığına bir işçi daha gömülecekti. Belki biz bilmeden bu ‘büyük prestij yatırımının!’ inşaatında öldürülen bilinmez sayılı işçilerin yanına birisi daha eklenecekti. Ama bu sefer, son cinayet gizlenemedi. Şimdilik, ölen kardeşimizin kimliğini değil ama en azından öldürülmüş olduğunu biliyoruz. Şunu da biliyoruz ki bu cinayetin gizlenememiş olması, havalimanı işçilerinin talepleri için ayağa kalkmaları ile her kesimde, işçilerde, vicdanlarda artan bir farkındalığın eseridir. İşçilerin haklı tepkisi bütün ülkede ses getirmese bu cinayetin de üstünü örtebileceklerdi.
Şantiyelerde, işyerlerinde ücretten, çalışma, yaşama koşullarına kadar yükselen bütün taleplerin nedeninin, patronların daha çok kâr için işçiye vermedikleri haklar olduğunu belirten Demir, “İşçi sağlığı iş güvenliğine yatırım yapmamaları, iş güvenliğini maliyet artıran gereksiz masraf olarak görmeleridir. 3. havalimanı işçilerinin isyanı, bütün bu nedensellikleri ortaya koyan büyük bir çoban ateşi oldu. Sermayenin ve iktidarlarının korkusu, bu ateşin yayılması, karanlığın aralanmasıdır. Direnen işçilere uygulanan yoğun baskılar, tutuklamalar bu korkunun eseridir. Ve elbette bu son örnekte görüldüğü gibi, üç gün önce işledikleri cinayeti örtbas etme, gizleme çabası da bu korkunun ürünüdür. Havalimanı işçilerinin haklı talepleri için verdikleri mücadele ile dayanışmamızı yükselteceğimizi yineliyoruz. İş cinayetlerini gizleme, bilgi karartma çabaları karşısında her duyarlı bireyi, kurumu gerçeği yayan birer mecra olmaya, birlikte mücadeleye çağırıyoruz” dedi.